Merlin diye hatırlıyorum. Hala sıkılmadan izleyebileceğim bir dizidir kendisi. Bazı bölümlerini beş kez filan izlemişimdir herhalde.
Önemli not: Arthur bey'e burdan selamlarımı gönderiyorum. Kendisini çok öpüyorum. :))
unutmak istediğimiz şeyler aklımıza kazınırken, unutmamak için çabaladığımız şeylerin (özellikle derslerle alakalı bilgilerin) silinip gitmesi.
acıktım, yine acıktım...
112. bence çok havalı :))
o günlerden belliymiş doktor olacağınız, acil tıp yazmanız için baskı kurma çalışmalarına başlıyorum :)
Ahahha olabilir aslında, sevmiştim acil tıp'ı :))
ya da mecburide 112 hekimi olabilirsiniz :))
Bu da güzel fikir :))
talep etmediğim halde bana akıl verilmesi. akla ihtiyacım olduğunda karşımdakinden tecrübe ve bilgi birikimi doğrultusunda fikrini beyan ederek bana yardımcı olmasını isteyebilirim zaten. ama bazı insanlara bir şey anlatıyorum mesela, bana saçma sapan akıl veriyor. bu tür durumlarda içimden "evet bi sen biliyorsun zaten, en akıllı sensin." diyorum ve böyle yapan insanlara bir daha bir şey anlatmak istemiyorum.
aslında içerlerde bir yerlerde her daim var olan ancak zaman zaman insanı çok yoğun bir şekilde dürtükleyip kendini şiddetlice hissettiren düşüncedir. her "okulu bırakacağım ben" dediğimde okulu bırakmış olsaydım şu an bir kırtasiye işletiyor olabilirdim, fotokopi çekerek paraya para demiyordum mesela. ya da küçük bir pastanem olabilirdi, sabahtan akşama kadar cupcake yapardım, kahve ve pasta çeşitleri satarak minnoş minnoş yaşardım. en kötü ihtimalle zengin bir kocam olurdu, bundan 15 sene sonra "neden okulu bıraktım ben?" diye ağlıyor olurdum belki ama düşünsenize mesela gözyaşlarımı silmek için dolar ya da euro filan kullanıyorum.
neyse gençler, demem o ki o düşüncenin gelmesi çok normaldir, biraz ağlayıp sızlandıktan sonra ders çalışmaya dönmek yapılacak en mantıklı şeydir.
neyse gençler, demem o ki o düşüncenin gelmesi çok normaldir, biraz ağlayıp sızlandıktan sonra ders çalışmaya dönmek yapılacak en mantıklı şeydir.
ortak pastane açmak isteyen varsa bir mesaj atabilir yine de, detaylıca konuşup farklı bir yol çizebiliriz kendimize dskskd
Gündüzleri gülüp geceleri ağlayan gönül dostlarına selam olsun. Hepinize iyi geceler :))
Bu gece ağlamak yok ama 💃
Var ya bu gece de var :') bana en azından
Ama kedim geri geldi. Bunun hatırına siz de ağlamayın :))
Ehehhe doğru, benim için de şöööyle bi sıkıştırın. Kaçak ya :')
kedimin eve geri dönmesi. birkaç gün önce bir entrymde kedimin kaybolduğunu söylemiştim. çok şükür ki artık kayıp değil, bebeğim eve geri döndü. benimle birlikte kedim için endişelenen, kedimi bulacağıma dair beni sürekli motive eden ve bana destek olan tüm yazarlara sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Çok sevindim geri dönmesineee umarım tekrar yaşanmaz sayın clarice starling
çok teşekkür ederim, ben de çok sevindim. bir daha yaşanmaması için yoğun önlemler alınacak ve beyefendiye birtakım kısıtlamalar getirilecektir :)))
Yaa sizin adınıza aşırı sevindim inanın :))
teşekkür ederimmm :))
gözünüz aydın sayın clarice starling çok çok sevindim.
Çok teşekkür ederimm ✨
Yaa çok sevindim sayın clarice starling ❤️❤️
♥️♥️♥️
Ölmüşüm de cenazemi kaldırmak için şehir dışından gelecek olan akrabaları bekliyorlarmış gibi bir gün.
Şu anda benimkilere pide dağıtılıyor, hissediyorum.
kedim kayboldu. ölsem daha iyiydi. yeni yılın ilk gününde hayatımın en değerli ve tek güzel şeyini kaybettim. salı günü sınavım var ama iki gündür ağlamak ve uyumak haricinde hiçbir şey yapamadım. artık gözlerim acır hale geldi, uykum olmasa bile gözlerimi açık tutmak çok zor geliyor. uykum olmasa bile uyumak için kendimi zorluyorum çünkü uyanık olmak istemiyorum, uyuduğumda üzüntümü hissetmiyorum çünkü. uyanıkken düşünmeden duramıyorum, düşünmek de beni çok üzüyor, bunu nasıl aşarım bilmiyorum. her şeyimi kaybetmiş gibi hissediyorum. "her şey iğrenç, hayattan nefret ediyorum ama çok şükür ki kedim var. o da olmasa napardım bilmiyorum." dediğim kedim kayboldu. ona olan sevgimi sabote etmeyecek, sevgimi gösterdiğimde bunu bana karşı kullanmayacak tek varlıktı. yanımda olmadığı için sanki artık hiçbir şeyle başa çıkamayacak gibiyim. elimde bir tek o vardı ve şimdi o da yok. delirecek gibi hissediyorum. başına ne geldiğini bilmemek de beni çıldırtıyor. şimdi nerde, ne yapıyor diye düşünmekten kafayı yiyeceğim. acıkmış mıdır, korkmuş mudur, en önemlisi hayatta mıdır? sağ salim geri dönmesi için o kadar çok şeyden vazgeçerdim ki...
Sizin adınıza o kadar üzüldüm ki sayın clarice starling. Umarım bir an önce kedinizi sağ salim bulursunuz
çok üzüldüm sayın clarice starling:( benimki de çok kaçardı eskiden evden, kendi geldi ama hep. umarım sağ salim gelir sizinki de:(
teşekkür ederim güzel dilekleriniz için
o kadar iğrenç başladı ki anlatamam. toprağın altında girmiş olsam ancak bu kadar kötü olabilirdi.
Böyle başladı diye böyle gidecek değildir sayın claire starling, güçlü olunuz...
Umarım böyle gitmez :(
öncelikle şunu söylemeliyim ki bu komiteye ulaştıysanız bu senenin en zor iki komitesini geride bıraktınız demektir. son 3 komite, ilk 2 komiteye göre daha kolay bence.
biyokimyaya nasıl çalıştığımı (bkz: biyokimya çalışma tavsiyeleri) başlığında anlatmıştım.
anatomiye de yazarak çalışıyordum. hasan ozan'ın anatomi kitabından çalışıyordum aynı zamanda ders notlarına da bakıyordum. tam olarak hatırlamıyorum ama notta karışık gelen yerleri kitaptan çalışıyordum sanırım. kitaptan çalıştığınız konuya nottan da bir göz atmanız önemli çünkü bazen hocaların üzerinde durduğu spesifik yerler olabiliyor. anatomi çalışırken atlassız olmaz tabi ki. o nedenle çalıştığım konuyla ilgili sayfa atlasta da açık olarak duruyordu masanın üstünde. sık sık bakıyordum oradan da.
fizyolojiyi okuyarak çalışmıştım. çoook önemli birkaç şeyi not almışımdır ama biyokimya ve anatomiye çalıştığım şekilde yazarak çalıştım diyemem.
histolojide notu okuyup önemli bazı şeyleri sonradan tekrar ederken kolaylık olsun diye not alarak çalışabilirsiniz. teorik kolayca halledilebilir diye düşünüyorum. pratiklere önem verin çünkü yanlış hatırlamıyorsam biraz fazla preparat vardı. mesela bezleri birbirine karıştırmıştım ben. preparatların resimleri vardı, sınav öncesinde hepsine güzelce bakın tekrardan.
üzerinden çok uzun zaman geçtiği için bu komitede başka hangi dersler vardı hatırlayamadım. ama geriye kalan küçük dersler halledilir zaten bir şekilde. bu komite sınavına girecek herkese şimdiden başarılar diliyorum.
biyokimyaya nasıl çalıştığımı (bkz: biyokimya çalışma tavsiyeleri) başlığında anlatmıştım.
anatomiye de yazarak çalışıyordum. hasan ozan'ın anatomi kitabından çalışıyordum aynı zamanda ders notlarına da bakıyordum. tam olarak hatırlamıyorum ama notta karışık gelen yerleri kitaptan çalışıyordum sanırım. kitaptan çalıştığınız konuya nottan da bir göz atmanız önemli çünkü bazen hocaların üzerinde durduğu spesifik yerler olabiliyor. anatomi çalışırken atlassız olmaz tabi ki. o nedenle çalıştığım konuyla ilgili sayfa atlasta da açık olarak duruyordu masanın üstünde. sık sık bakıyordum oradan da.
fizyolojiyi okuyarak çalışmıştım. çoook önemli birkaç şeyi not almışımdır ama biyokimya ve anatomiye çalıştığım şekilde yazarak çalıştım diyemem.
histolojide notu okuyup önemli bazı şeyleri sonradan tekrar ederken kolaylık olsun diye not alarak çalışabilirsiniz. teorik kolayca halledilebilir diye düşünüyorum. pratiklere önem verin çünkü yanlış hatırlamıyorsam biraz fazla preparat vardı. mesela bezleri birbirine karıştırmıştım ben. preparatların resimleri vardı, sınav öncesinde hepsine güzelce bakın tekrardan.
üzerinden çok uzun zaman geçtiği için bu komitede başka hangi dersler vardı hatırlayamadım. ama geriye kalan küçük dersler halledilir zaten bir şekilde. bu komite sınavına girecek herkese şimdiden başarılar diliyorum.
yolakları yazarak çalışıyordum ben. adım adım yazıyordum, hız kısıtlayıcı basamaklar vb. önemli yerlerin yanına işaret koyuyordum. aklıma geldikçe kafamdan kendi kendime o konuyu tekrar etmeye çalışıyordum. mesela yolda yürüyorum diyelim, aklıma kolesterol sentezi geldi, konuyu hatırlamaya çalışıp kendi kendime anlatarak tekrar ediyordum. hatırlamakta zorlandığım önemli bir yer olursa yanına işaret koyduğum yerleri açıp tekrar bakıyordum. yazarak çalışırken hep "sınava birkaç gün kala bunları tekrar okurum" diye düşünüyor olsam da hiçbir zaman yazdığım her şeyi tekrardan okumaya zamanım kalmazdı ancak dediğim gibi, yazarken güzelce öğrendiğim ve aklıma geldikçe ara ara tekrar etmiş olduğum için hepsine baştan sona yeniden bakmama gerek kalmıyordu. bu şekilde çalışarak biyokimyayı tama yakın yapardım sınavlarda. tabi çıkmışlara bakmayı da unutmuyoruz, bunu söylememe gerek yoktur herhalde.
not: yazarak çalışmak iyidir, güzeldir ancak biraz zaman alır. tabi sadece yazıp geçmiyoruz, yazarken aynı zamanda her şeyi güzelce öğrenmeye çalışıyoruz bu yüzden daha da çok zaman alıyor. bu şekilde çalışmayı düşünüyorsanız çalışmaya başlamak için geç kalmamalısınız. en azından biyokimyanın yoğun olduğu komitelerde diğer derslere erkenden başlamasanız bile biyokimyaya çalışmaya erkenden başlayabilirsiniz.
not: yazarak çalışmak iyidir, güzeldir ancak biraz zaman alır. tabi sadece yazıp geçmiyoruz, yazarken aynı zamanda her şeyi güzelce öğrenmeye çalışıyoruz bu yüzden daha da çok zaman alıyor. bu şekilde çalışmayı düşünüyorsanız çalışmaya başlamak için geç kalmamalısınız. en azından biyokimyanın yoğun olduğu komitelerde diğer derslere erkenden başlamasanız bile biyokimyaya çalışmaya erkenden başlayabilirsiniz.
Afiyet olsun hepinize şimdiden :))))
Teşekkürler :)))
yavaş yavaş karnım ağrımaya başlar. "canım tatlı bir şeyler yemek istiyor." diyerek saçma sapan dolanırım ortalıkta. sevdiğim şeyleri daha çok sevmeye başlarım yani mesela yavru kedilere normalden daha fazla tav olurum, bazı insanlara karşı da aynı şekilde hissederim sanırım. yani akışkan ve kıpır kıpır bir sevgi gibi bir şey ama tam tarif edemiyorum. bir de normalde ağlamayacağım şeyler bende ağlama isteği uyandırır. saçma sapan şeylere gereksiz yükseliyor da olabilirim. genel olarak irritabilitem artar diyebiliriz.
kedim o odaya girmesin de bir odanın kapısını kapatıyorsam, %97,8 olasılıkla kedim zaten o odadadır ve kedimi girmesini istemediğim o yere kapatmış olurum...
girdiği entrylerle farklı farklı alanlarda fazlaca donanıma sahip olduğunu gözler önüne seren yazarımız. farklı ve özel biri olduğunu düşünüyorum. yaptığı her işi özenle yapan biri olarak aklımda canlanıyor; kendine saygı duyan, öğrenmeyi ve öğretmeyi seven, çabalayan ve hayatı güzel yaşayan biri. bir de şunu söyleyeyim, geçen gün kendisiyle ilgili olarak şöyle düşünmüştüm (muhtemelen bir entrysini okuduktan sonra böyle bir şey düşünmüşümdür): bazı hocalarımız var ya, işlerinde çok iyi oldukları her hallerinden belli ve kendileri de çok iyi olduklarını biliyorlar, yani bunu bildikleri tavırlarından anlaşılıyor ama gerçekten çok iyi oldukları için bu tavırlar onlarda sırıtmıyor, kibirli bir görüntü değil de haklı bir öz güven olarak dışarı yansıyor. kendilerini en güzel şekilde geliştiren bu hocalarımızın öğrencilik yıllarında da çok okudukları, çok çalıştıkları belli tabi. işte sevgili yazarımız necdet ersöz'ün tarif ettiğim tarzdaki hocalarımızın gençlik versiyonu olduğunu düşünmüştüm. diğer bir deyişle kendisinin ileride alanında çok başarılı olan ve ne kadar başarılı olduğunun farkında olan çok iyi bir hekim olacağını düşünüyorum. başarılar diliyorum :)
Çok güzel yazmışsınız umarım bahsettiğiniz hocalarımız gibi oluruz, teşekkür ederim :)
Umarım :))
"çok marifetliyim, 3 çeşit yemek yaptım bugün." bu tarz cümleleri ben söylüyorsam genellikle o anlama gelmiyordur maalesef. yani benim için o anlama geliyor aslında ama mesela annem için gelmiyor. bugün yine çok marifetliydim, 3 çeşit yemek yaptım: kıymalı biber dolması, kıymasız biber dolması ve kabak dolması. neymiş efendim, aynı karışıma ekstradan kıyma ekleyip farklı sebzeleri doldurduktan sonra hepsini aynı tencerede pişirmekle 3 çeşit yemek yapmış olunmuyormuş.
Daha ne olsunn
ahahah di mi ama?
odamda kendi halimde otururken kardeşim bir anda kapıyı açar ve şu mantık abidesi soruyu sorar: "dövüşelim mi?".
2 dakika sonra bir bakmışım ellerimde boks eldivenleri... bu çocuk da olmasa sıkıntıdan ölürüm herhalde evde :')
2 dakika sonra bir bakmışım ellerimde boks eldivenleri... bu çocuk da olmasa sıkıntıdan ölürüm herhalde evde :')
"kanka sana müstakbel doktor olarak bi şey sorcam ama gülme. mesela ruhsal olarak iyi hissetmeyen biri, bayağı ağrı çekiyor gibi, manevi olarak canı yanmış. ağrı kesici içse hafifler mi?"
evet, kankamı yine üzmüşler maalesef...
evet, kankamı yine üzmüşler maalesef...
gülme krizine girdiğim saçma yerlerden sadece biri. 0'a inmek için 10.kattan bindik bir gün, önce daha yukarı katlara çıktı, sonra da her katta dura dura 85 saatte anca 0'a ulaştı. benim kafam zaten güzel, bunun üstüne asansör her katta durmaya başlayınca gülme krizim tuttu. kendimi toparlamaya çalışıyorum ama bir sonraki katta yine duruyor asansör, kapı açılıyor tekrar kapanıyor vs, aynı şeylerin aynı şekilde defalarca tekrarlanması sinirlerimi bozdu galiba. tabi asansörün tıklım tıklım dolu olduğunu da unutmayalım. içimden "yapma clarice, gülme lütfen" filan dedim ama işe yaramadı...
çocuklar, sizleri ve sözlüğü çok özlemişim...
Hoş geldin. ;)
hoş buldum :))
"çünkü neden olmasındı"
evet, çünkü neden olmasındı?
evet, çünkü neden olmasındı?
babam bir şarkı dinlemiş. şarkının ismini unutmuş ama şarkıcının soy ismi aklında kalmış. bugün aklında kalan o küçük bilgiyi kullanarak o şarkıyı benim için bulmaya çalıştı. doğru şarkıyı bulduğundan emin bile olamadı ama dedi ki bana "dinlerken sen seversin diye düşünmüştüm." o kadar sevimli geldi ki bu cümle, sımsıkı sarıldım babama. birinin bir şeyin sizin hoşunuza gideceğini düşünmesi ve onu sizinle paylaşmak istemesi, ufacık bir şey bile olsa düşünüldüğünüzü hissetmek çok güzel hissettiriyor.
༎ຶ‿༎ຶ okurken ben༎ຶ‿༎ຶ
:)))
Oldukça şanslısınız sayın starling, ne güzel. ;)
teşekkür ederim sevgili mdblue :)
ya çizgimi bozmak istemiyorum ama zaman zaman bana "allah belasını versin böyle duygunun." dedirten duygudur.
yaşım 4 filan, annem hamileydi. babamla annem bana, doğacak olan kardeşimden ne hediye istediğimi sordular. ben de büyük bir vizyonsuzlukla "çikolata" istedim. bana büyük bir kutu dolusu çikolata almışlardı. kucağımda ağzına kadar çikolata dolu olan kutuyla kanepede oturduğumu ve kendimi çok mutlu hissettiğimi hatırlıyorum. yine de bazen keşke başka bir şey isteseymişim dediğim oluyor. :))
estetik algıma hiç mi hiç uymayan, insanların nasıl beğendiğine anlam veremediğim şeydir.
hepimiz yapayalnız ve kimsesiziz. yalnız doğduk ve yalnız öleceğiz. bunu unutamamak lazım..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?