değer verdiğiniz kişileri hayal kırıklığına uğratmak, yaptığınız hataya üzülmek yetmezmiş gibi bir de sevdiğiniz kişileri üzdüğünüz için üzülmek.
sevdiğiniz birinin üzgün olduğunu bildiğiniz halde onun yanında olamamak, kendini iyi hissetmesi için bir şey yapamamak.
kendinizi ifade etmek için defalarca çabaladığınız halde anlaşılmamak, anlatmaya çalışmaktan yorulmak.
çok emin olduğunuz bir konuda yanıldığınızı görmek.
bir şeyler ters gitmeye başladıktan sonra diğer şeylerin de ters gitmeye başlaması, bir anda hayatınızın saçma sapan ve karmakarışık bir hal alması ve bunu düzeltmeye gücünüzün olmadığını hissetmek.
aynı şeyin ya da kişinin hem derdiniz hem de dermanınız olması.
hiçbir zaman sahip olamayacağınızı bildiğiniz şeyleri istemeyi bırakamamak.
yapmamanız gerektiğini bildiğiniz şeyleri yapmaya bile isteye devam etmek.
kimsesizlik hissi. etrafınızda onca insan olmasına rağmen hissedilen "kimsesizlik" hissi.
son olarak, duştan çıkınca yemeği planladığınız bir şeyin, duştan çıktığınızda başkası tarafından çoktan yenmiş olduğunu görmek.
not: başlıktaki "bir" kelimesini görmemişim gibi davrandığım doğrudur.
Ben sabahtan beri bilmem kaç kez dinledim, siz de dinleyin :))
aslında anlatası vardır, hatta muhtemelen anlatmaya çok ihtiyacı vardır. ancak birtakım nedenlerle, anlatmamak için kendini tutmaya çalışıyordur. belki anlattığında anlaşılmayacağını düşünüyordur. belki geçmişte edindiği bir tecrübe, anlatmanın iyi bir fikir olmadığını düşünmesine neden olmuştur. belki dinleyenlerin vereceği tepkiden korkuyordur içten içe. anlatacağı şeyler gelecekle ilgili planlarsa, birilerine anlatırsam suya düşer diye de endişeleniyor olabilir. belki de insanlara çok şey anlatıyordur ve bu yüzden artık bir şeyler anlatırken karşısındaki kişileri sıkmaktan korkuyordur (bundan asla korkmasın, onu sevenler her zaman sıkılmadan dinler). kısacası neden "kimseye anlatmayayım" diye düşündüğünü bilemeyiz ama geçerli sebepleri vardır herhalde. başlıktan da anlaşıldığı üzere, tüm bu sebeplere rağmen kendini tutamamış ve yine her şeyi anlatmıştır.
her işin demeyelim ama yaptığım birçok işin arka fonunda müzik dinlerim. ev işi yaparken, yemek yaparken, bazen ders çalışırken, biriyle mesajlaşırken, entry girerken, boş boş otururken ya da yürürken, yolculuk yaparken.. şimdi bakınca her işin de diyebilirmişiz. bazen gecenin dördünde, başım ağrıdığı halde hala müzik dinliyor olurum. sadece müzik dinlemekle kalmam aynı zamanda şarkıya eşlik de ederim ve dans ederim. benim için eğlenceli oluyor ama etrafımdaki insanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. mesela annemle mutfakta bir şey yapıyoruzdur, o bana bir şey söyler ama ben duymam. birkaç kez seslenmesi gerekir. Allah'tan alıştı o nedenle kızmıyor ama yine de sinir bozucu bir şey, farkındayım. yaptığımız işleri daha eğlenceli hale getirmek için buna ihtiyacımız var, o yüzden aynen böyle devam...
ister. en az bulunmayı istediği kadar...
Saklanan bulunmak ister kaybolan değil...
bazen kaybolan da bulunmak ister bence.. saklanan da bulunmak istemeyebilir.. belki gerçekten bulunmamak için saklanmıştır.
saklanan isteyerek kaybolandır diyebiliriz. İnsan önce kaybolduğunu farketmeli.Bunu bilmediğimiz sokaklarda kaybolmak kadar somut düşünmedim. Kaybolmuş insan çıkış yolunu bulmak zorundadır ama saklanan zaten bir yolu seçmiştir.Tam ifade edemesem de kaybolmanın saklanmaktan daha derin ve zorlu bir yol olduğunu düşünüyorum.
Bir şey oldu bana. Yerimde duramıyorum yemin ederim. Uyurken bir şey filan enjekte ettiler herhalde. Ya da örümcek filan ısırdı ve sabah süper kahramana dönüşeceğim. Bu enerjinin başka bir açıklaması olamaz. Bir insan aynı anda hem ip atlayıp hem dans edebilir mi? İp atlamaya ara verip oturduğumda bile hareketsiz duramıyorum. Allah sonumu hayır etsin..
Boksör clarice starling
Aslında küçükken çok isterdim boksör olmayı rjsjje
Gütfsözlük alpagumrnky hoca ile boks dersleri ep1
ben varım :)
İnstagram ryan garcia follow
aramızda kalsın ama içimden bir ses, bir gün bunu yapacağımı söylüyor. hiçbir şey ve hiç kimse için geri dönmemek üzere...
Üzer. Üzülmeye yer aradığım bir gün hoşgörün.
sizi üzen nedir tam olarak sevgili mdblue?
Geri dönmeyeceğim yazmışsınız...
leylasının uzaklarda mutlu ve huzurlu olduğumu bilmek yetmez mi mecnuna?
Maalesef yetmiyor. Tabii ki mutlu olsun ama yanımda. :)))
leyla bunu sevdi :))
bakarsınız leylanın kalmak için geçerli ve yeterli sebepleri olur ve gitmez :)
bakarsınız leylanın kalmak için geçerli ve yeterli sebepleri olur ve gitmez :)
Umudum o yönde. 💙
aile evi. böyle deyince de kendimi biraz nankör hissediyorum ama ne yapayım yani? her yavru kuş bir gün yuvadan uçmalı...
düşünmekten, karar vermeye çalışmaktan, karar vermekten, karar verememekten, verdiğim kararlara uyamamaktan yoruldum.
hissetmekten yoruldum. bazı duygular diğerlerine göre daha çok yordu beni. burukluk, özlemek, çaresizlik, boğazımdaki garip his... kendimi iyi hissederken bir anda modumun düşmesinden, değişken ruh halimden yoruldum. bazı şeyleri de eskisi gibi hissedememekten yoruldum.
her şeyi bilmekten yoruldum, hiçbir şey bilmiyor olmaktan da. hesaplamaktan, plan yapmaktan, hatta hayal kurmaktan bile yoruldum.
uyuyamamaktan, uyuduğum halde dinlenememekten yoruldum. uyanamamaktan da yoruldum.
anlamaktan ve anlatmaktan yoruldum. kendimi ifade etmekten yoruldum.
gitmek isteyip gidememekten, kalmak isteyip kalamamaktan yoruldum. aramak isteyip arayamamaktan, bulmak isteyip bulamamaktan, bulduğumdan emin olamamaktan...
kalbim yorgun, en az beynim kadar. yaşamaktan yoruldum ben, ben olmaktan ve ben olamamaktan yoruldum. yorulmaktan bile yoruldum...
hissetmekten yoruldum. bazı duygular diğerlerine göre daha çok yordu beni. burukluk, özlemek, çaresizlik, boğazımdaki garip his... kendimi iyi hissederken bir anda modumun düşmesinden, değişken ruh halimden yoruldum. bazı şeyleri de eskisi gibi hissedememekten yoruldum.
her şeyi bilmekten yoruldum, hiçbir şey bilmiyor olmaktan da. hesaplamaktan, plan yapmaktan, hatta hayal kurmaktan bile yoruldum.
uyuyamamaktan, uyuduğum halde dinlenememekten yoruldum. uyanamamaktan da yoruldum.
anlamaktan ve anlatmaktan yoruldum. kendimi ifade etmekten yoruldum.
gitmek isteyip gidememekten, kalmak isteyip kalamamaktan yoruldum. aramak isteyip arayamamaktan, bulmak isteyip bulamamaktan, bulduğumdan emin olamamaktan...
kalbim yorgun, en az beynim kadar. yaşamaktan yoruldum ben, ben olmaktan ve ben olamamaktan yoruldum. yorulmaktan bile yoruldum...
zor olsa gerek çünkü boğazdaki o düğüm başka türlü nasıl geçer bilmiyorum. gerçi ağlayınca geçiyor mu onu da tam olarak bilmiyorum ama ağlamanın hatırı sayılır bir rahatlatıcılığı var bence. bir de bazen, bazı durumlarda insanın elinden ağlamaktan başka bir şey gelmiyor. işte böyle durumlarda, yapabileceğim tek şey ağlamak olduğunda, onu da yapamıyor olsam çok üzücü olurdu bence. ağlamak büyük bir nimet, ağlayamamak zor olsa gerek..
benim için sorun olan ne biliyor musunuz? "yeterince" ağlayamamak. böyle katıla katıla, kana kana, doya doya ağlayamamak. insanlar sesimi duymasın diye sessizce ağlamak zorunda kalmak. gözlerimin şiştiğini, kızardığını görüp de sormasınlar, endişelenmesinler diye düşünmek zorunda kalmak. tüm bu endişelerimden kurtulup tam anlamıyla, yeterince ağlayabilsem çok iyi gelecek belki ama ne yazık ki her şeyi hesaplayarak yaşamak zorunda kaldığımız gibi, bunu da hesaplamak zorunda kalıyoruz. insan ağlamak gibi bir eylemi bile düşünerek, hesaplayarak yapar mı?
benim için sorun olan ne biliyor musunuz? "yeterince" ağlayamamak. böyle katıla katıla, kana kana, doya doya ağlayamamak. insanlar sesimi duymasın diye sessizce ağlamak zorunda kalmak. gözlerimin şiştiğini, kızardığını görüp de sormasınlar, endişelenmesinler diye düşünmek zorunda kalmak. tüm bu endişelerimden kurtulup tam anlamıyla, yeterince ağlayabilsem çok iyi gelecek belki ama ne yazık ki her şeyi hesaplayarak yaşamak zorunda kaldığımız gibi, bunu da hesaplamak zorunda kalıyoruz. insan ağlamak gibi bir eylemi bile düşünerek, hesaplayarak yapar mı?
Öyle güzel ki... kalbiniz gibi. Şimdi kolay oluyor ama aile evindeyken ertelemeyi seçiyordum. Herkesin uyuduğu saatleri seçmek lazım.
aile evi gerçekten, ağlamanın önündeki en büyük engel. herkesin uyuduğu saatleri seçsem bile gözlerimin sabahki hali her şeyi ele verebilir :')
Ah
e ben açıldı sanıyordum, (bkz: clarice starling) olarak. ama siz henüz açılmadı diyorsanız öyle olsun..
artırıyorum bkz: mdblue diyorum o zaman :)
önce ben dediğim için en güzel benimki sdjfsdf
ikinci en güzel sizinki olsun :)))
ikinci en güzel sizinki olsun :)))
:))) olmasın ya sizinki en güzeli zaten <3
yaaaaa <3 kalp kalp kalp
ağaçtan meyve topladım, dalından biber topladım. yeni doğmuş bir inek yavrusunu (bkz: buzağı) sevdim, sevgime karşılık olarak tekme attı bana. enfeksiyon kapmış bir tavuğun apsesini drene etmeye çalıştım. rüzgarı hissettim, yağmuru hissettim bugün. güzel ve dolu dolu bir gündü.
tatilimi köyde mi geçirsem ben ya? :)
tekme atmasa iyiymiş. :) iyi misiniz? ben de bisikletle ıslandım bugün. tatil bize iyi geldiii. :)
iyiyim merak etmeyin. daha çok küçük olduğu için canımı çok acıtacak şiddette bir tekme değildi :)
evet tatil gerçekten bize iyi geldi. bu arada bir gün sizinle birlikte ıslanalım yağmurda sevgili mdblue :)
evet tatil gerçekten bize iyi geldi. bu arada bir gün sizinle birlikte ıslanalım yağmurda sevgili mdblue :)
çok sevindim iyi olmanıza. :) benim için yağmurun yağdığı her gün uygundur. ıslanalım.
benim için de yağmurun yağdığı her gün uygundur :)
koridorda bir ayna var. kardeşimle o aynaya yakın bir yerdeysek bir anda şöyle diyor, "güzellik (ya da yakışıklılık) yarışması!". bunu duyduktan sonra yapılması gereken şey, hızlıca aynaya bakıp "ben!" demek. kim önce "ben!" derse o kazanıyor, tek kriter bu yani.
bir de şöyle bir huyu var, sürekli boyumla dalga geçiyor. ama çok komik ve yaratıcı espriler yapıyor doğrusu, umursamıyor ve kızmıyorum dalga geçtiği için yani. bazen sarılıp ya da kolunu omzuma atıp "sen niye bu kadar küçüksün ya?" diyor. bazen de "sen iyice kısalmışsın ya." gibi şeyler söylüyor. bugün de boyumla ilgili ilginç tespitler yaptı mesela. ağaçtan meyve topluyordum, alttakileri aldım ve üstlere yetişemedim doğal olarak. doğada hayatta kalmak zorunda kalsak en önce ben ölürmüşüm. alttaki meyveler bitince aç kalırmışım. doğal seçilim böyle işlermiş vs vs.
diğer bir absürtlüğü, bazen beni görmeden duramıyor olması. evin içinde beni aradığı bile oluyor, ne yapacaksa artık. bazen odamın kapısını açıyor, selam verip gidiyor. bazen de bir şey söylemeden sadece saçma sapan tebessüm ediyor bana. genel olarak ilginç bir çocuk, yapacak bir şey yok..
bir de şöyle bir huyu var, sürekli boyumla dalga geçiyor. ama çok komik ve yaratıcı espriler yapıyor doğrusu, umursamıyor ve kızmıyorum dalga geçtiği için yani. bazen sarılıp ya da kolunu omzuma atıp "sen niye bu kadar küçüksün ya?" diyor. bazen de "sen iyice kısalmışsın ya." gibi şeyler söylüyor. bugün de boyumla ilgili ilginç tespitler yaptı mesela. ağaçtan meyve topluyordum, alttakileri aldım ve üstlere yetişemedim doğal olarak. doğada hayatta kalmak zorunda kalsak en önce ben ölürmüşüm. alttaki meyveler bitince aç kalırmışım. doğal seçilim böyle işlermiş vs vs.
diğer bir absürtlüğü, bazen beni görmeden duramıyor olması. evin içinde beni aradığı bile oluyor, ne yapacaksa artık. bazen odamın kapısını açıyor, selam verip gidiyor. bazen de bir şey söylemeden sadece saçma sapan tebessüm ediyor bana. genel olarak ilginç bir çocuk, yapacak bir şey yok..
bence harika biriymiş. :)
gerçekten öyle, en sevdiğim kardeşim olur kendisi. daha ne tuhaflıkları var, amlatmakla bitmez :))
o doğal seçilim zürafalar için değil miydi ya.üzülmeyin sayın clarice starling ağaca tırmanabilirsiniz.daha fazla böyle zekice tavsiyeler isterseniz ulaşabilirsiniz.iyi günler.
Güzel tavsiyeniz için minnettarım, ben ağaca tırmanmak üzerine çalışmalara en kısa zamanda başlayayım o halde :))
Evet evet,doğal seçilime kurban gitmenizi istemeyiz :)
ben değilimdir. aslında büyüdükçe gerekli durumlarda sakin kalabilmeyi büyük ölçüde öğrendim gibi. yani eskisi kadar çabuk öfkelenmiyorum mesela. profesyonel davranmam gereken durumlarda filan da soğukkanlı biriyim. ama kişilik olarak, yapısal olarak sakin bir insan değilim. hiçbir zaman olmadım bence, hiçbir zaman da olmayacak gibiyim. sakin sakin yürüyemiyorum, sakin sakin konuşamıyorum, sakin sakin gülemiyorum genellikle. bir "kıpır kıpırlık" var içimde. ara sıra ürkütücü derecede sakin olduğum da oluyor açıkçası. ama dediğim gibi, öyle zamanlarda ürkütücü oluyorum, normalim o değil çünkü.
Sen hiç, hiç oldun mu?
Birden duruldun mu?
Bulanıkmış, berrakmış
Her suyu içtin mi?
Altında ağ olmadan
Yerden yükseldin mi?
Tam zevkine varmışken
Birden yere düştün mü sen?
Birden duruldun mu?
Bulanıkmış, berrakmış
Her suyu içtin mi?
Altında ağ olmadan
Yerden yükseldin mi?
Tam zevkine varmışken
Birden yere düştün mü sen?
küçükken kardeşlerimle markete gitmiştik, eve dönerken hiç tanımadığımız bir kız yanımıza gelip "siz Almanya'dan mı geldiniz?" diye sormuştu. bu soruyu neden sorduğunu hala anlamış değilim. tahminimce kardeşlerimin fazlaca sarışın olmasından dolayı böyle bir şey düşündü, başka bir mantıklı açıklama bulamıyorum doğrusu.
sadece kardeşlerinizin mi? :)))
ahahahha. benim de birazcık sarışın olmamdan dolayı olabilir :))
Karadenizli misiniz? Alamancılar çok oluyor ya karadenizde:)
angaralı diye bilmekteyim ama :)
Hömm yanlış tahmin dhdhdh
ankaralıyım :) mdblue'cum doğru biliyor :))
Bende de aynısı var sayın Clarice Starling. İkide bir yabancı sanıyorlar beni. Geçen gün otobüs sırasında bir kız yanıma gelip "Excuse meee" diye cümleye başladı, dedim evet bu otobüs yaşamkente gidiyor. Ve ben sarışın değilim. Tuhaf.
Ahaha sizi neden yabancı sanıyorlar acaba? Jdjajw
Ben buna çok güldüm :) Geçen de arkadaşım zumbaya halk eğitim merkezine gitmiş, hoca da demiş ki sen Iraklı mısın, yani ne alaka ne alaka :) arkadaşım da Anadolunun bağrında kopmuş has be had Türk hani ilk görüşte anlarsın.
ahahahah spesifik olarak ıraklı mısın demesi çok ilginç ve saçma jadkjfd
Rastgele gezerken her gördüğümde gülüyorum, bence bana büyü yapıldı ve bu entry'le aramda bir bağ oluşturdu :)
Ahahhaha çok tatlısınız sevgili moonlight ❤️
ne kadar çok kahve içmiş olursan ol, asla yeteri kadar kahve içmiş sayılmazsın.
Dini kaygılarım olmasa muhtemelen şu an hayatta olmazdım..
üstteki cümleyi yazıp bırakmıştım ama bu cümleyi açıklamam gerektiğini fark ettim. "muhtemelen hayatta olmazdım." diyorum çünkü geçmişte ölmeyi istediğim zamanlar oldu. eğer dini kaygılarım olmasaydı, bu zamanlardan birinde ölmeyi tercih etmiş ve ölmüş olabilirdim. o zamanlarda nasıl hissettiğimi, o ruh halimi hatırlamaya çalışıyorum ve gayet iyi hatırlıyorum. beni ölmeyi istememe sebep olacak kadar üzen şeyleri de kısmen hatırlıyorum. ama dönüp baktığımda hiçbirinin buna değmeyeceğini düşünüyorum. o anki duygu yoğunluğuyla böyle bir karar vermiş olsaydım yazık olurdu. o dönemlerde hissettiğim duygulardan hiçbiri ilk baştaki yoğunluğunda kalmadı, hatta hepsi azalarak bitti, bazısını hatırlamakta zorluk çekiyorum diyebilirim.
yaşamayı seviyor muyum? bazen evet, bazen hayır. ama artık ölmeyi dilemiyorum galiba, çok üzgün ya da öfkeli olsam bile. çünkü gerçekten biliyorum ki, hiçbir şey buna değmez. hayat zor, insan olmak zor, dünya güzel bir yer değil, umutsuzluklarla, mutsuzluklarla, acımasızlıklarla dolu. hiç var olmamış olmayı dilerdim ama artık bunun için çok geç. yapmam gereken, her ne kadar bazen çok zor da olsa, dünyadaki güzellikleri görmeye çalışmak. bazen gerçekten çok zor ama bazen de apaçık ortada bu güzellikler. görülmeye değecek şeyler var hayatta, sevilmeyi hak eden insanlar ve diğer canlılar var. bana değer veren kişiler var, benim verdiğim değeri sonuna kadar hak eden kişiler de. gökyüzünü seyretmeyi çok seviyorum mesela, yıldızları ve ay'ı bir gece daha görmek bile yaşamam için bir bahane olamaz mı? en sevdiğim tatlıyı bir daha yiyebilmek, sevdiğim birinin sesini bir daha duyabilmek, kedimin tüylerini bir daha okşayabilmek, yağmuru bir daha yüzümde hissetmek, belki de hiç gerçekleşemeyecek olmasına rağmen hayaller kurabilmek ve daha nicesi.. bütün bunlar, yaşamaya değmez mi?
üstteki cümleyi yazıp bırakmıştım ama bu cümleyi açıklamam gerektiğini fark ettim. "muhtemelen hayatta olmazdım." diyorum çünkü geçmişte ölmeyi istediğim zamanlar oldu. eğer dini kaygılarım olmasaydı, bu zamanlardan birinde ölmeyi tercih etmiş ve ölmüş olabilirdim. o zamanlarda nasıl hissettiğimi, o ruh halimi hatırlamaya çalışıyorum ve gayet iyi hatırlıyorum. beni ölmeyi istememe sebep olacak kadar üzen şeyleri de kısmen hatırlıyorum. ama dönüp baktığımda hiçbirinin buna değmeyeceğini düşünüyorum. o anki duygu yoğunluğuyla böyle bir karar vermiş olsaydım yazık olurdu. o dönemlerde hissettiğim duygulardan hiçbiri ilk baştaki yoğunluğunda kalmadı, hatta hepsi azalarak bitti, bazısını hatırlamakta zorluk çekiyorum diyebilirim.
yaşamayı seviyor muyum? bazen evet, bazen hayır. ama artık ölmeyi dilemiyorum galiba, çok üzgün ya da öfkeli olsam bile. çünkü gerçekten biliyorum ki, hiçbir şey buna değmez. hayat zor, insan olmak zor, dünya güzel bir yer değil, umutsuzluklarla, mutsuzluklarla, acımasızlıklarla dolu. hiç var olmamış olmayı dilerdim ama artık bunun için çok geç. yapmam gereken, her ne kadar bazen çok zor da olsa, dünyadaki güzellikleri görmeye çalışmak. bazen gerçekten çok zor ama bazen de apaçık ortada bu güzellikler. görülmeye değecek şeyler var hayatta, sevilmeyi hak eden insanlar ve diğer canlılar var. bana değer veren kişiler var, benim verdiğim değeri sonuna kadar hak eden kişiler de. gökyüzünü seyretmeyi çok seviyorum mesela, yıldızları ve ay'ı bir gece daha görmek bile yaşamam için bir bahane olamaz mı? en sevdiğim tatlıyı bir daha yiyebilmek, sevdiğim birinin sesini bir daha duyabilmek, kedimin tüylerini bir daha okşayabilmek, yağmuru bir daha yüzümde hissetmek, belki de hiç gerçekleşemeyecek olmasına rağmen hayaller kurabilmek ve daha nicesi.. bütün bunlar, yaşamaya değmez mi?
Gökyüzünü seyrediyorum. Havada İnsana canlılık katan bir serinlik var. Ayrıca Bu gece her zamankinden daha fazla yıldız var gökyüzünde ama nedense Ay'ı göremedim. Bu gece de aysız olsun, ne yapalım?
Bu gece de aysız olmadı, biraz geç oldu ama ay'ı görebildim sonunda, artık rahatça uyuyabilirim jejwjwje
arkadaşlarıma dj'lik yapıyorum. ama bu gece çok memnun değiller galiba benden, modumu düşük buldular. ne yapalım yani, dj'iz diye her zaman mutlu mu olacağız?
Ağlatan dj claris :(
Yok ya ağlatmıyorum, modumuz yükselsin diye uğraşırken kendi modumu kontrol edemiyorum bazen :)
bunu nasıl anlar nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama bazı insanların beynini yalama isteği duyuyorum ben. umarım çok ürkütücü bir itiraf olmamıştır..
😦😦 nassııı yani?
ya çok zeki, bilgili ve donanımlı insanlar var ya işte, onları filan dinlerken böyle bir istek oluşabiliyor hddfhds
Peki. ;))
Esra dermancı da armağan çağlayanın gör beni programına konuk olduğunda bu ifadeyi kullanmıştı. Ve bende de oluyor. O insanlara yapışasım geliyor.günlerce beraber olalım,konuşalım,beraber bir şeyler izleyelim,tartışalım filan istiyorum da bu çağda ne yazık ki kimseye güvenemiyoruz:/
Soy ismini yanlış yazmışım kb plz. Dermancıoğlu imiş
aa aynı tabiri kullanmamız ilginçmiş, bu isteği yıllardır ben de bu şekilde tarif ediyorum :))
O kadına bayıldığımı da alakasızca ekleyeyim🤣
bence de sempatik ve eğlenceli bir insan :)
kabul etme aşamasının sonrasında hatasını telafi etmeye çalışıyorsa, yaptığı hatayı bir daha tekrarlamıyor ya da en azından tekrarlamamak için çabalıyorsa, hatasından ders çıkarıyorsa takdir edilesi, el üstünde tutulası insandır. aferindir ona, helal olsundur.
"amber". yıllar önce arkadaşıma bu renkte bir oje bulmak için saatlerce dolaşmıştık ama bulamamıştık. o arkadaşımla çok uzun zamandır görüşemiyoruz, umuyorum ki sonradan kehribar renginde bir oje bulabilmiştir.
bazen kısacık bir kelime, bazen ufak bir gülümseme, bazen anlık bir bakış. bazen bir düşünce, bazen hatırlamak, bazen unutmak. bazen bir ses, bazen bir koku, bazen de sadece bir renk.
bazen insanların basit, komplike olmayan hayatlarını kıskanıyorum. her şeyi çokça düşünmek zorunda kalmadan yaşayabilmelerini kıskanıyorum. aramızda kalsın ama bazen cehaletin getirdiği mutluluğu da kıskanıyorum.
Unutmam mümkün değil. ;)
Ahahaha :))
günaydın sözlük.
ben bugün yine bir burukluk hissiyle uyandım. içimde bir boşluk var gibi. bu hissi tam olarak tarif etmem zor. küçükken anneannemde ya da babaannemde kalmak isterdim bazen. kendi isteğimle kalmış olsam bile yanımda annem olmadığı ya da kendi evimde olmadığım için uyandığımda kendimi garip ve eksik hissederdim. bugünkü burukluğum da bunun gibi hissettiriyor. garip, eksik ve özlercesine.
umarım siz güzel uyanmışsınızdır. umarım gününüz gerçekten aydındır. malum, güneşin doğmuş olması günün aydın olması için yetmiyor bazen.
ben bugün yine bir burukluk hissiyle uyandım. içimde bir boşluk var gibi. bu hissi tam olarak tarif etmem zor. küçükken anneannemde ya da babaannemde kalmak isterdim bazen. kendi isteğimle kalmış olsam bile yanımda annem olmadığı ya da kendi evimde olmadığım için uyandığımda kendimi garip ve eksik hissederdim. bugünkü burukluğum da bunun gibi hissettiriyor. garip, eksik ve özlercesine.
umarım siz güzel uyanmışsınızdır. umarım gününüz gerçekten aydındır. malum, güneşin doğmuş olması günün aydın olması için yetmiyor bazen.
Birtakım serserilikler, allah affetsin. :)
Gün batımını izliyorum. Güneş bugün benim için batmış olsun. :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?