Benimki ara ara "geri gel ömür.. geri gell" diye bağırır ağıt çeker. O saatlerdeyim
Yine basit bir şeyi yalandan -ama severek- uzatarak anlatacağım bir şey. Öncelikle insanların konuşabilerek diğer insanlarla iletişim kurabilmesi muazzam inanılmaz bir şey. Her şeyi kelimelere döküp tüm insan ırkı anlaşabiliyor 8 milyar dünya çok acayip valla.. Neyse sadet;
Bu cümleyi yaklaşık üç kere göz pol, iki kere kbb, bi kere cildiye, bir kere kardiyo, iki kere ortopedi -biri arkadaşım-, üçüsü dahiliye -biri arkadaşım-, yarım defa üroloji, birkaç kez de acil için kullandım. Çok da red yedim tabii. Şey ben burada öğrenciydim de müsait miydiniz abim ablam acaba muayene etmek için..<3
Bu cümleyi yaklaşık üç kere göz pol, iki kere kbb, bi kere cildiye, bir kere kardiyo, iki kere ortopedi -biri arkadaşım-, üçüsü dahiliye -biri arkadaşım-, yarım defa üroloji, birkaç kez de acil için kullandım. Çok da red yedim tabii. Şey ben burada öğrenciydim de müsait miydiniz abim ablam acaba muayene etmek için..<3
Başlığı yazamayışı özürü*
Wow,dermada muayene olmak baya havalı sksksk
Bildiğim kadarıyla pek yardımsever değiller
Bildiğim kadarıyla pek yardımsever değiller
İçeride hasta var görmüyor musun azarı yemiştim buna rağmen en zoru göz diyorum ben
Aa evet orda da yardımcı olmuyorlar ama ben gazi mustafa kemal hastanesine gidip ben tıp okuyorum demiştim,direkt bakmıştı
2.basamak hekimleri daha yardımsever sksksk
:))
Yaş onbeş. Zeki ama çalışmıyor denilenim. Ödev verildiği için kitap açman gerekir ama aşırı sıkıcı. Asilik üzerimde: insanlar neden ders çalışır ki diye sorgulama. Aslında her şeyi sorgulama var: Allah var mı, neden insanlar işe gitmek için erken kalkmaya kendini zorlar, mesleklere hayat neden ipotek edilir vs akıp gider bunlar ilk gelenler
Ben ödev yapmam gerek, koltuğa uzanmış elimde kalemim televizyon izlerken ödev yapıyorum. Oturmak da sıkıcı, böyle tek bir işle uğraşmak için zamanı israf edemem. Oturacaksın ve sadece ve sadece ders çalışacaksın hah gülerim. Olm zaman çok değerli düşünsene bir saatinle hem ders çalışıp hem televizyon izliyorsun. İnsanlar fena delirmiş akışta kaybolmuş da sadece bir işle uğraşacak. Rehberlikçiler de diyor öğrencinin çalışmaya ortamı var mı masası olması şartmış da falan hikayeden masal. Ben hem ders, tv hatta yatıyorum da üç şey üçç.
Onbeşimdeki ben yirmiüçü görse önce güler sonra ağlar .)
Ben ödev yapmam gerek, koltuğa uzanmış elimde kalemim televizyon izlerken ödev yapıyorum. Oturmak da sıkıcı, böyle tek bir işle uğraşmak için zamanı israf edemem. Oturacaksın ve sadece ve sadece ders çalışacaksın hah gülerim. Olm zaman çok değerli düşünsene bir saatinle hem ders çalışıp hem televizyon izliyorsun. İnsanlar fena delirmiş akışta kaybolmuş da sadece bir işle uğraşacak. Rehberlikçiler de diyor öğrencinin çalışmaya ortamı var mı masası olması şartmış da falan hikayeden masal. Ben hem ders, tv hatta yatıyorum da üç şey üçç.
Onbeşimdeki ben yirmiüçü görse önce güler sonra ağlar .)
Ölüme yakınsamaktan mütevellit büründükleri depresif hava veya hayatın boş olduğunun bilince yansımasından kaynaklı çocuksuluk biraz da anılarda yaşamaktan sebebiyet geçmişteki hatalar kaynaklı tecrübelerin nasihatleri. Bunlarla özetlerim yaşlılığı aklıma ilk geleni ise murat dedem doksan beşini devirmiş koca bir çınar
Dedem hep şu meşhur esnaf koltuğunda oturur. Yüz alır, otuzun üstüne yetmiş sayar para üstünü bir çırpıda verir. Halin vaktin nasıl derim tekte duyarsa der; başım ağrıyor ben de migren var sen biliyon.. beni nasıl perişan eder o var ya, oy oy der. anlatır; gittim doktora bulamadı bir şey başkasına gittim ankaraya baktı baktı benden sağlamsın sen dedi (basar o ara kahkaha) bunun çaresi yokmuş, hap atarım öyle. otuz senedir başım ağrır başka bir şeyim yok Allaha şükür. Dedem o ara elli alır, yirminin üzerine otuz sayar para üstünü yine bir çırpıda verir. Çay söylim sana çay, içersin di mi doktor çay? Esnaf çayı tadından sohbetinden doyum olmaz. Kaçıncı sınıfsın şimdi? Üç (buçuklu) Sen bitirirsin de ben görür müyüm bilmem? Amann dede sen dee.. yapma etme dur, n'ettin daha benden gençsin.. yine başkası gelir marlboro touch blue ister yetmiş alır, elli beşe on beş sayar verir para üstünü. Beşinci muradım ben der dedem v. murat! (Basar kahkaha ömre bedel) 🧿
Dedem hep şu meşhur esnaf koltuğunda oturur. Yüz alır, otuzun üstüne yetmiş sayar para üstünü bir çırpıda verir. Halin vaktin nasıl derim tekte duyarsa der; başım ağrıyor ben de migren var sen biliyon.. beni nasıl perişan eder o var ya, oy oy der. anlatır; gittim doktora bulamadı bir şey başkasına gittim ankaraya baktı baktı benden sağlamsın sen dedi (basar o ara kahkaha) bunun çaresi yokmuş, hap atarım öyle. otuz senedir başım ağrır başka bir şeyim yok Allaha şükür. Dedem o ara elli alır, yirminin üzerine otuz sayar para üstünü yine bir çırpıda verir. Çay söylim sana çay, içersin di mi doktor çay? Esnaf çayı tadından sohbetinden doyum olmaz. Kaçıncı sınıfsın şimdi? Üç (buçuklu) Sen bitirirsin de ben görür müyüm bilmem? Amann dede sen dee.. yapma etme dur, n'ettin daha benden gençsin.. yine başkası gelir marlboro touch blue ister yetmiş alır, elli beşe on beş sayar verir para üstünü. Beşinci muradım ben der dedem v. murat! (Basar kahkaha ömre bedel) 🧿
Çok güzel yazmışsınız, iyi bir hikaye girişi gibi olmuş sn yazar
Sizin kadar olmasa da yazıyoruz bir şeyler gibi sn. Gri
🧿
Çok güzel bir kadın belgeseli veya erkek ve biraz ikisi de. Bilemiyorum altan. İçim buruk gibi sonlu, izlerken mutlu olmalı, iç ısıtan biraz da amelie gibi. Ben sevdim unuttukça tazelenmelik. Kalsın bu entry
geçen sene veya ondan önceki. konferans salonunda fakültemizin değerli topluluklarınından birinin etkinliğinde bir doktor abimizin kariyer yolculuğunu dinlemeye gittim. öğrenciliğinde gezdiği ülkeler odaklı, aylık yüz bin liralık maaşı istemeyip yurt dışında araştırma yapmayı seçmesi sonuçlu bir kariyer. konuşmasının bir yerinde "burada duyacağınız bir söz belki de hayatınızda yeni bir kapı açabilir" ana fikirli. ve "hayatınızda hiç beatles dinlediniz mi" sorusu benim konferanstan çımbızladığım
sohbetin bir yerinde hayatında hiç beatles dinlemeyen var mı sorusu soruldu zaten 20-30 kişi varız yarısından fazlası el kaldırdı. ah sizin yerinizde olmak için neler vermezdim ben dedi konuşmacı. belki de sunumdaki en samimi andır o kesit. devam etti, sıfırdan beatles'la tanışmayı o kadar çok isterdim ki.. yeniden o zevki tatmak mesela ben şu an dinlesem nerede nefes aldığına kadar bilirim şarkılarını, ilk dinlediğimdeki zevke vermeyecek hiçbir zaman ama sizin için bu hazine. hâlâ keşfedilmemiş eşsiz bir deneyim yaşayabilirsiniz çok şanslısınız
benim için konuşmanın ampul yakan kısmıdır. konuşmacının ana fikre ulaşmak için döktüğü cümleler-kelimeler arasında kiliti açmaya o beatles sorusu anahtar oldu. genişleteyim
hayatımda hiç interstellar izlememiş olmak isterdim veya hayatımda hiç cengiz aytmatov okumamayı veya oynadığım ilk okeyle pokerin zevkini tekrar yaşamayı veya nolanın filmlerinin en sonundaki şaşırma hissini sıfırdan tekrar yaşamayı veya hiç aşık olmamayı dilerdim. konuşmacının söyleşisiyle; sıfırdan the beatles'ın şarkılarını bıkana kadar dinlemek tekrardan o hazzı dibine kadar yaşamak isterdim. Henüz deneyimlemediklerimin değerine saygı duyuyorum. Teşekkürler
tanm: bu yazının ilhamı bir billy joel şarkısı
sohbetin bir yerinde hayatında hiç beatles dinlemeyen var mı sorusu soruldu zaten 20-30 kişi varız yarısından fazlası el kaldırdı. ah sizin yerinizde olmak için neler vermezdim ben dedi konuşmacı. belki de sunumdaki en samimi andır o kesit. devam etti, sıfırdan beatles'la tanışmayı o kadar çok isterdim ki.. yeniden o zevki tatmak mesela ben şu an dinlesem nerede nefes aldığına kadar bilirim şarkılarını, ilk dinlediğimdeki zevke vermeyecek hiçbir zaman ama sizin için bu hazine. hâlâ keşfedilmemiş eşsiz bir deneyim yaşayabilirsiniz çok şanslısınız
benim için konuşmanın ampul yakan kısmıdır. konuşmacının ana fikre ulaşmak için döktüğü cümleler-kelimeler arasında kiliti açmaya o beatles sorusu anahtar oldu. genişleteyim
hayatımda hiç interstellar izlememiş olmak isterdim veya hayatımda hiç cengiz aytmatov okumamayı veya oynadığım ilk okeyle pokerin zevkini tekrar yaşamayı veya nolanın filmlerinin en sonundaki şaşırma hissini sıfırdan tekrar yaşamayı veya hiç aşık olmamayı dilerdim. konuşmacının söyleşisiyle; sıfırdan the beatles'ın şarkılarını bıkana kadar dinlemek tekrardan o hazzı dibine kadar yaşamak isterdim. Henüz deneyimlemediklerimin değerine saygı duyuyorum. Teşekkürler
tanm: bu yazının ilhamı bir billy joel şarkısı
Uzun zamandır ilham gelmiyor, ilhamım yok. Sistemin makineleşmiş hayalgücüsü olmayan robotlarına evrilen insanların maruz kaldıklarına şu aralar çok maruz kalıyorum ki onlara benzedim. Çığlık
Evet selamlar yine ben. Birkaç gelişme oldu ki uğradım bu başlığa.
Hatırlarsanız geçen yıl çıkılan ihalenin sonucunu bu başlıkta paylaşmıştım o ihale iptal arkadaşlar unutun yeni baştan..
Şöyle baktığımda ne var ne yok diye sitelere, dekanlıktaki çevre düzenlemesi ve tadilat ihalesi gözüme çarptı onu paylaştım. Bunlara ek olarak da yeni hastane yeniden ihaleye çıkılmış lakin ihaleye acil otoparkı, otopark ve yemekhane diye yapılar eklenilmiş bir şekilde grseller:
İptal:
Yeni:
Alan şirket çelikler holdinge bağlı yse inşaat. Bu şirket binanın ilk kısmını yapan şirket. Bunlar ilk kısmı yarı bırakmış nasıl güveneceğiz diye düşünebilirsiniz. Hiçbir şey diyemem kimsenin avukatı değilim komiteye girip çıkan tıp öğrencisiyim yani haklı olabilirsiniz umarım bitirirler devam..
Eskisinin bütçesininin neredeyse iki katı büyüklükte bir ihale. Lakin otopark ve yemekhane detayları da var. E nereye yapılacak bu yapılar diyorsanız.. hastanenin arkasındaki otopark olarak kullanılan arazinin altına doğru üç kat inin oraya otopark, üstüne de iki kat çıkın o kısma da öğretim görevlisi-personel yemekhaneleri, kafeterya-çiçekçi gibi yerlerin yapılacağı bir yapı dikilecek
Hastanenin beşevler kız kyk'dan bakıldığı kısmı acil girişi olacak. Binanın arka kısmından tarafından ise poliklinik girişi olacak. katlar sırasıyla: acil, genel pol, yoğunbakım, ameliyathane, idare-sosyal tesis, tesisat, anjiyo ve kemoterapi; kalan kulenin on katı ise hasta katı olacak. Daha da akılda kalması için ön ve arka kısım tepeden grseller:
Ön:
Arka:
Tüm bunların en önemlisi ne zaman bitecek sorusu, 2023 türkiye devlet bütçe plan raporunda -2024 raporu bi aya çıkar- Gazi üni için planlanan projelerde 2026 gözüküyordu eski ihale iptali düşünüldüğünde ben 2027 diyorum. Grseldeki diğer projeleri bilmiyorum.
Grsel:
Artık acil veya onko asist yazarsanız bolca vaktinizi bu binada harcayabilrsniz
saygılar.
Hatırlarsanız geçen yıl çıkılan ihalenin sonucunu bu başlıkta paylaşmıştım o ihale iptal arkadaşlar unutun yeni baştan..
Şöyle baktığımda ne var ne yok diye sitelere, dekanlıktaki çevre düzenlemesi ve tadilat ihalesi gözüme çarptı onu paylaştım. Bunlara ek olarak da yeni hastane yeniden ihaleye çıkılmış lakin ihaleye acil otoparkı, otopark ve yemekhane diye yapılar eklenilmiş bir şekilde grseller:
İptal:
Yeni:
Alan şirket çelikler holdinge bağlı yse inşaat. Bu şirket binanın ilk kısmını yapan şirket. Bunlar ilk kısmı yarı bırakmış nasıl güveneceğiz diye düşünebilirsiniz. Hiçbir şey diyemem kimsenin avukatı değilim komiteye girip çıkan tıp öğrencisiyim yani haklı olabilirsiniz umarım bitirirler devam..
Eskisinin bütçesininin neredeyse iki katı büyüklükte bir ihale. Lakin otopark ve yemekhane detayları da var. E nereye yapılacak bu yapılar diyorsanız.. hastanenin arkasındaki otopark olarak kullanılan arazinin altına doğru üç kat inin oraya otopark, üstüne de iki kat çıkın o kısma da öğretim görevlisi-personel yemekhaneleri, kafeterya-çiçekçi gibi yerlerin yapılacağı bir yapı dikilecek
Hastanenin beşevler kız kyk'dan bakıldığı kısmı acil girişi olacak. Binanın arka kısmından tarafından ise poliklinik girişi olacak. katlar sırasıyla: acil, genel pol, yoğunbakım, ameliyathane, idare-sosyal tesis, tesisat, anjiyo ve kemoterapi; kalan kulenin on katı ise hasta katı olacak. Daha da akılda kalması için ön ve arka kısım tepeden grseller:
Ön:
Arka:
Tüm bunların en önemlisi ne zaman bitecek sorusu, 2023 türkiye devlet bütçe plan raporunda -2024 raporu bi aya çıkar- Gazi üni için planlanan projelerde 2026 gözüküyordu eski ihale iptali düşünüldüğünde ben 2027 diyorum. Grseldeki diğer projeleri bilmiyorum.
Grsel:
Artık acil veya onko asist yazarsanız bolca vaktinizi bu binada harcayabilrsniz
saygılar.
Eline sağlık
umarım bahara yetişir
2023 vers beni fazla yıpratmıştır. Motivasyonum ölmüş ruhumdan yine bir parça çalmışlar gbi
Zil çalmasına az kaldı çaldı çalacak. Bu soru sınıfa sorulmuş. Parmak kaldıran yok. Öğretmen de vizyon katmaya çalışıyor belli. Ben bir yandan zilin çalmasıyla kapıya koşmam gerektiğini düşünüyorum ama öğretmen soruyu düşündüğümü düşünür: Ne diyorsun sence dumrul? Ben mi... öğrtemnim şey.. şey.. aslında
-zil çalar ve öğle arası.. tüm sınıf kapıya koşar- haftaya çalışma kitabı sayfa 38'den 45'e yapıp geliyorsunuz çocuklar nidası eşliğinde ben de kapıya koşuyorum tost sırasına kalmamalıyım çünkü.
Ufuk abi var okulun hemen aşağısında bir tost yapar öyle böyle değil. Olduğuna tereyağı ve ekmeğin kalınlığı 5 mm olacak şekilde tadı damağında kalır insanın. Şu çin tuzu koyuyor diyorlar ya fast food marketçileri o misal. Yersen bir kere ertesi gün öğle arasında bir daha.. bir daha... Müptelası olursun. Okulun kapısından aşağıya bir koşarsın; okul yeni yapıldı yol asfalt değil, on üç yaşındaysan bir de ayağın o esneklikle baldırlarına da vurur. üstüne ayağının tabanı tüm vücudun basıncıyla da yanar. Her adımını daha nazik atmaya çalışsan da olmaz beceremessin. Akşam eve geldiğinde annen pantalonundaki çamur izini sorar, oyun oynadım annee *yerse..
sek sek sekerek ufuk abinin tostunu 15 kişiden önce alabilmeyi başarırsın: -ufuk abi bana bir tane kaşarlı tost, -sucuklu tost isteyen var mı!!? -ben ufuk abi.. ben.. boyu uzun olanlar diğerlerini ezer kolları uzun direkt hap kapar fenaa. Şansın varsa aldığın kaşarlı tost kaşarlıdır belki de sucuklu yemeden anlamak zor. Tam ödemeye giderken arkadaşlarının yeni geldiğini, sırada oflayıp pufladığını görürsün; onlara şöyle bir sırıtırsın. -dışardayım ben siz gelirsiniz banktayım -şurdan da bi ayran.. sahi öğrtmen ne sormuştu on yıl sonra nerde görüyor muyum?
Ara ara hala soruluyor ve yine yeniden hala ne cevap vereceğimi bilemediğim bir soru.. keşke yine zil çalsa
-zil çalar ve öğle arası.. tüm sınıf kapıya koşar- haftaya çalışma kitabı sayfa 38'den 45'e yapıp geliyorsunuz çocuklar nidası eşliğinde ben de kapıya koşuyorum tost sırasına kalmamalıyım çünkü.
Ufuk abi var okulun hemen aşağısında bir tost yapar öyle böyle değil. Olduğuna tereyağı ve ekmeğin kalınlığı 5 mm olacak şekilde tadı damağında kalır insanın. Şu çin tuzu koyuyor diyorlar ya fast food marketçileri o misal. Yersen bir kere ertesi gün öğle arasında bir daha.. bir daha... Müptelası olursun. Okulun kapısından aşağıya bir koşarsın; okul yeni yapıldı yol asfalt değil, on üç yaşındaysan bir de ayağın o esneklikle baldırlarına da vurur. üstüne ayağının tabanı tüm vücudun basıncıyla da yanar. Her adımını daha nazik atmaya çalışsan da olmaz beceremessin. Akşam eve geldiğinde annen pantalonundaki çamur izini sorar, oyun oynadım annee *yerse..
sek sek sekerek ufuk abinin tostunu 15 kişiden önce alabilmeyi başarırsın: -ufuk abi bana bir tane kaşarlı tost, -sucuklu tost isteyen var mı!!? -ben ufuk abi.. ben.. boyu uzun olanlar diğerlerini ezer kolları uzun direkt hap kapar fenaa. Şansın varsa aldığın kaşarlı tost kaşarlıdır belki de sucuklu yemeden anlamak zor. Tam ödemeye giderken arkadaşlarının yeni geldiğini, sırada oflayıp pufladığını görürsün; onlara şöyle bir sırıtırsın. -dışardayım ben siz gelirsiniz banktayım -şurdan da bi ayran.. sahi öğrtmen ne sormuştu on yıl sonra nerde görüyor muyum?
Ara ara hala soruluyor ve yine yeniden hala ne cevap vereceğimi bilemediğim bir soru.. keşke yine zil çalsa
Ben bu şehre yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılının yaz mevsiminde (temmuz olması lazım) gitmiştim. Eski hatay'da bir camiyi ziyaret etmiş ve oradan bir cadde boyunca yürümüş gezmiştim. Künefe yemek için yine yanlış hatırlamıyorsam çınaraltı denilen mekan vardı, küçük bir ara sokaktan oraya geçmiştim. Böyle büyük bir çınar ağacının altında künefe yemiştim. Arkeoloji müzesi ve meryem ana kilisesi'sini gezmiştim. malum özel soslu döneri de iskenderun'da yemiştim. Demişlerdi "buraya gitmek için tek gidiş-geliş bu yol, başka alternatif bir yolu yok" (bu sözü hatırlarsanız deprem sonrası yardımın geç ulaşması sebebinde çok dillendirmişlerdi) Böyle yaşım küçük olduğundan kesik kesikti anılarım. Sürem kısıtlıydı sorana, yine gelinir daha detaylı gezmek lazım diyordum..
6 Şubat depremi sonrası cüneyt özdemir; youtube'a, hatay'ın son halini yürüyerek kayıt altına aldığı bir video yükledi. Video 1-2 saatti. Her yer yıkılmış beton yığını olan o caddeyi camiyi gördüğüm gibi hatırladım. Habib-i neccar direkt kubbesi girişi yıkılmış, hemen bağlantılı olduğu cadde ilk aydınlatılan cadde ve o künefe yemek için girdiğim ara sokak.. böyle her şey yerli yerine oturdu. O yeni hataydan eski hataya geçti ben videoyu x1.5 hızdan x1'e indirdim. Hafif şok geçirmiş, hafif daha bi anlamlı videonun sonunu getirdim
6 Şubat depremi sonrası cüneyt özdemir; youtube'a, hatay'ın son halini yürüyerek kayıt altına aldığı bir video yükledi. Video 1-2 saatti. Her yer yıkılmış beton yığını olan o caddeyi camiyi gördüğüm gibi hatırladım. Habib-i neccar direkt kubbesi girişi yıkılmış, hemen bağlantılı olduğu cadde ilk aydınlatılan cadde ve o künefe yemek için girdiğim ara sokak.. böyle her şey yerli yerine oturdu. O yeni hataydan eski hataya geçti ben videoyu x1.5 hızdan x1'e indirdim. Hafif şok geçirmiş, hafif daha bi anlamlı videonun sonunu getirdim
Ben de diyorum bu hafta neden endekse oturdular sebebi bugün belli oldu Kızılcık şerbeti kayhan borsaya girmiş. Bahtsız bedevim benim, Allah seni başımızdan eksik etmesin
İsrail gazze'nin kuzeyindeki insanlara göç etmesi için süre veriyor. Daha sonra o insanların araba konvoyuna bomba yağdırıyor. Sabah izledim videoyu
Yemekhane ücreti 30'a (ot'uz-a) dayanacak. Kynk: türkiye yüzyılı
Köylüleri niçin öldürmeliyiz şiirini bugün bir kez daha okudum.
yedirmeyi içirmeyi köylüden oturmayı kalkmayı şehirliden öğren diye bir söz vardır. Köylünün öldürülmesi kadar öldürülmemesi gerken irfani meziyetleri de çok lakin ben Bu şiirde köylüyü öldürmekten kast edilen mananın düşük bilinç seviyesinden kurtulmak olduğunu düşündüğüm için bu şiiri seviyorum ama ilk okuyuşta bu kapalı anlamı fark edemeyenler kırılıp hatta şiirdeki kibirli ifadelere sinir olup infial yaratabilirler sn deli dumrul...
Kapalı anlamı anlasam da bunun "köylü" kelimesiyle ifade edilişi hoş değil bence. "Köylü milletin efendisidir"
Benim gözümde iki ayaklıdır. Ölüm bir perdedir. Perdeyi aralayınca ayaktan ayağa geçiş olur. Belki herkesin başına gelmese istemezdim perdeyi aralamak ama dedemin bu dünyadaki tanıdıklarım diğer dünyadaki tanıdıklarımdan az sözünden sonra ben de kabullendim
Filozofun dediği ölümden korkmuyorum çünkü ölüm varsa ben yokum ben varsam ölüm yok demek rahatlatır belki ama ben desteklemiyorum
Ruhlar hayatta sınırı aşmaya çalışır beden izin vermez. Gözler görür diğer gözü, diğer gözün ruhunu hisseder belki dolaylı. Merak eder tanımak ister, erteler. Der nasip değilmiş
Dünya her yaşayana silüet eder. Kişinin masumluğunu elinden alır, kirletir mi denir sanmıyorum daha çok kendisine benzetir
Küçükken büyük görünen şeyler büyüdükçe küçülür kanıksanır. İlkokulda sınıfta sigara içilmişti diye tüm öğrenciler nasıl da bakmıştı, aklıma gelir
Kişinin yokluğu varlığında hissedilmez. alışkanlık işte, dersin özlemişim
Hayat işte bazen yazasım gelir sonra geçer
Filozofun dediği ölümden korkmuyorum çünkü ölüm varsa ben yokum ben varsam ölüm yok demek rahatlatır belki ama ben desteklemiyorum
Ruhlar hayatta sınırı aşmaya çalışır beden izin vermez. Gözler görür diğer gözü, diğer gözün ruhunu hisseder belki dolaylı. Merak eder tanımak ister, erteler. Der nasip değilmiş
Dünya her yaşayana silüet eder. Kişinin masumluğunu elinden alır, kirletir mi denir sanmıyorum daha çok kendisine benzetir
Küçükken büyük görünen şeyler büyüdükçe küçülür kanıksanır. İlkokulda sınıfta sigara içilmişti diye tüm öğrenciler nasıl da bakmıştı, aklıma gelir
Kişinin yokluğu varlığında hissedilmez. alışkanlık işte, dersin özlemişim
Hayat işte bazen yazasım gelir sonra geçer
Üstada saygı 😞
Hi barbie
Bay barbie
Sülaleye damat geldi -doktor. Doktor beğ doktor beğ dedim benim saçlar dökülüyor napacaz o işi. Dedi tıpı bırak -thanx
He bu zamana kadar hiç amerika'nın gözünden kendi attıkları atom bombasının olayını bu kadar pr (barbieyle yarışılacak koşun salonlara) ve büyük prodüksiyonla tüm dünyaya anlatılmadı da neden bu zamanda çekildi bu film sorusu da dank ediyor bir yerden sonra. Büyük resmi görmüş dumrulun gözlemiyle şöyle ki arkdaşlar bu amerika baktı herkesin elinde atom bombası (herkes=rus iran çin kim yong un) var, zamanında kyoto'ya atmayalım yeaa orasının tarihsel yapıları çok iyi şımarıklığının üstünü "öyle gerekti, biz pişmanız, intikam falan almayın bizden veya biz kullandık siz de şimdi bize kullanmayın valla yanarız" duyarıyla örterek; karma'yı yok etmeyi amaçladığına yordum. Peki duyar tutar mı bana kalırsa tutmaz ytd
Patron çıldırdı
Eğer bir şeye sahip olmak isteyen çok kişi varsa o şey değerlidir. Para da değerin ölçü biçimidir. Talep-sahip olma isteği arttıkça da o şeyin fiyatı-parası artar. Anket yapılsa kimler sıhhıyede oturmak ister kimler bahçelide oturmak ister.. bahçelide oturmak isteyen fazla olduğu için oradaki taşınmazların fiyatı da yüksektir.
Bizim ülkemizde krediye ulaşmak kolay-dı. Ev sahibi olmak isteyen kredisini çeker. Aha bende para var diye müteahhitin kapısına dayanır peşinatlı taksitli evini almaya sıraya girer. (Buna daha sonra Deprem de eklendi) hal böyle olunca artan bu talep ya ev sayısı arttırılarak karşılık verilecek ya da ev fiyatlarının fiyatı arttırılarak talep düşürülecekti (evet insanlar ev almaktan vazgeçecekti) E inşaat girdi maliyetleri ortada, ev yapmak da hemen olan şey değil.. sonuç: fiyatlar arttırılarak almak isteyen buyrun burdan dendi
Hep söylerim bir şey pahalanmışsa almayı bırakın. En çok sigara ve alkol için derim hatta. Vergi oranı mı yüksek geliyor: talep düşer, vergi geliri azalırsa vergi oranı da düşer. Ama hala talep fazlaysa o vergi de artar fiyat da.
Şimdi Haziran ayında konut satışları %44 azalmış. Ne zaman kredi verilme kesildi. İnsanlar borçlanmakta zorlandı, ev alım gücü düştü, çat direkt etkisi görüldü. Evi satamayan müteahhit-talebi düşük gören müteahhit açık arttırma gibi tepeden fiyatı yavaş yavaş indirmeye başladı. Talep, arz, fiyat dengesi.
He şimdi fırsatçılık o'culuk bu'culuk sözleri bana basit kaçıyor. Bana kalırsa Etkiye tepki bu olaylar. Yine geçenlerde bir yorum farklı bir bakış açısı gördüm onu da bırakayım
Bir de %25 kira artış olayı var. Ondan da bahsedersem ana sayfada sadece benim entry gözükür burada kesiyorum (evet çok düşünceliyim öd)
Bizim ülkemizde krediye ulaşmak kolay-dı. Ev sahibi olmak isteyen kredisini çeker. Aha bende para var diye müteahhitin kapısına dayanır peşinatlı taksitli evini almaya sıraya girer. (Buna daha sonra Deprem de eklendi) hal böyle olunca artan bu talep ya ev sayısı arttırılarak karşılık verilecek ya da ev fiyatlarının fiyatı arttırılarak talep düşürülecekti (evet insanlar ev almaktan vazgeçecekti) E inşaat girdi maliyetleri ortada, ev yapmak da hemen olan şey değil.. sonuç: fiyatlar arttırılarak almak isteyen buyrun burdan dendi
Hep söylerim bir şey pahalanmışsa almayı bırakın. En çok sigara ve alkol için derim hatta. Vergi oranı mı yüksek geliyor: talep düşer, vergi geliri azalırsa vergi oranı da düşer. Ama hala talep fazlaysa o vergi de artar fiyat da.
Şimdi Haziran ayında konut satışları %44 azalmış. Ne zaman kredi verilme kesildi. İnsanlar borçlanmakta zorlandı, ev alım gücü düştü, çat direkt etkisi görüldü. Evi satamayan müteahhit-talebi düşük gören müteahhit açık arttırma gibi tepeden fiyatı yavaş yavaş indirmeye başladı. Talep, arz, fiyat dengesi.
He şimdi fırsatçılık o'culuk bu'culuk sözleri bana basit kaçıyor. Bana kalırsa Etkiye tepki bu olaylar. Yine geçenlerde bir yorum farklı bir bakış açısı gördüm onu da bırakayım
Bir de %25 kira artış olayı var. Ondan da bahsedersem ana sayfada sadece benim entry gözükür burada kesiyorum (evet çok düşünceliyim öd)
(bkz: #33555) tüüüüm sen seçimden sonrayı gör tayfaya selamlarımı iletiyorum. Koymadığım domates konservesinden büyük resimcilerine de helallik istiyorum
Edt: algı yapıyorlar algı
Edt: algı yapıyorlar algı
Eski entrylerime bakıyorum, bunu nasıl hangi kafayla neyin etkisiyle yazmışım oluyorum. Şöyle böyle uzun uzun, noktası virgül karışık kelimeler birleşmiş anlamlı(umarım) bir şey oluşmuş. Bence hayret verici bir durum. Bazı entrylerimi yazarken 1 saat uğraştığım falan da oluyor hatta. Yaklaşık 300 entry yazmışım bu da 301. Oldu, 1 dk falan sürdü yazmam gelişme var 🙃
Ah anadolu çocuğum benim. Eskiler anlatır benim yaş yetmez. Seven adam tribali vardır. Baktı artık işin olacağı yok, Sizi ıslayan itfayenin hortumunu der ve oğlan, çeker gider askere. Uzun dönem yapar min 18 ay severse tezkere de bırakır. Hayata küsmüş modunda askerlikte kafayı dağıtır daha doğrusu unutmaya çalışır. Soğuk suyun altında banyo yapar, patetes soğan soyar, tuvalet temizler ve en güzeli kim bilir belki iki-üç terörist avlar. Ama döndüğünde... Döndüğünde dünya değişmiştir. Sevdiceği başkasıyla evlenmiştir belki de çoukları bile vardır. Sonra da çalsın sazlar, yazılsın sözler, söylensin türküler.
Ben ise bu kaçış mekanızmasını (askerliği) günümüzde ders çalışmaya benzetiyorum. Eskiden vatana millete hayırlı olayım bunlardan bana hayır yok anadolu çocuğu, artık bari akademi kasayıma evrildi:
Bir arkadaşım yks-tyt'ye bir gün kala terk yemiş sevgilisinden. iki mi üç yıllık mı ilişkisini karşı taraf bi mesajla bitirmiş. Sonra kolay mı -değil. Başlamış ders çalışmaya, çalışmış çalışmış. Amacı öğrenmek falan da değil. Sadece hırsını çıkartacak yer. Eskinin askerliği dedim ya.. kafasını eskiyi düşünemeyecek kadar yoracak. Bas babam bas ne gelirse test konu tekrarı bass. Sonra tr bininciliği gelmiş oğlana
Diğer arkadaşım da after komit patladı. Anlaşılamamış olmuyormuş. İnsaflı kız komit sonrası demiş. Bi iki hafta afallamanın ardından bu da başladı akademik. Bas babam bas. Kardiyo komitinde kişisel rekoru kırdı sonra hızı alamadı bayağı bi uzaklaştı takip mesafemden de çıktı. Notlarını göremedim
Ben ise bu kaçış mekanızmasını (askerliği) günümüzde ders çalışmaya benzetiyorum. Eskiden vatana millete hayırlı olayım bunlardan bana hayır yok anadolu çocuğu, artık bari akademi kasayıma evrildi:
Bir arkadaşım yks-tyt'ye bir gün kala terk yemiş sevgilisinden. iki mi üç yıllık mı ilişkisini karşı taraf bi mesajla bitirmiş. Sonra kolay mı -değil. Başlamış ders çalışmaya, çalışmış çalışmış. Amacı öğrenmek falan da değil. Sadece hırsını çıkartacak yer. Eskinin askerliği dedim ya.. kafasını eskiyi düşünemeyecek kadar yoracak. Bas babam bas ne gelirse test konu tekrarı bass. Sonra tr bininciliği gelmiş oğlana
Diğer arkadaşım da after komit patladı. Anlaşılamamış olmuyormuş. İnsaflı kız komit sonrası demiş. Bi iki hafta afallamanın ardından bu da başladı akademik. Bas babam bas. Kardiyo komitinde kişisel rekoru kırdı sonra hızı alamadı bayağı bi uzaklaştı takip mesafemden de çıktı. Notlarını göremedim
Pizzaya değer veriririm ben. Tadı güzel bir şey ve enerji veriyor. Ama pizzaya bağlanmam ben çünkü bağlanırsam yiyemem. Pizzaya değer verip bağlanmamak lazım
Köpekleri de severim ben. Havlıyorlar ama kuyruk da sallıyorlar. Bir de sadıklar. Kedi gibi nankörlük de etmezler hem. Ama köpeğe de bağlanmam ben. yaşam süresi insanlardan kısa. Dünya hali kimin önce öleceğini nerden bileceksin diye öğüt vermeyin çünkü benim can'ımın kendince kuralları var. Can'ım demişken
Can'ıma da değer veririm ben. O olmazsa yaşayabilir miyim.. olmaz tabi yaşayamam. Değer vermek lazım. Ama canıma da bağlanamam ben. Kendim diye demiyorum ama İstek ve arzuları bitmeyen bencil bir şey. Hatta Aramızda kalsın bence siz de bağlanmayın can'ınıza. Sonuçta sahibinden emanet
insanlara da değer veririm ben. Sinirlileri ve somurtanları değil tabi. Bir de ciddi olanları var, bir de pireyi deve yapanlar ve yüze gülen ama arkadan parmak sallıyanlar ve ah dedikoducular her yerdeler.. ama insanların öyle mükemmelleri de var ki... Kusurlarıyla mükemmel masum ve temiz olanlar.. Hatta o mükemmellerden birini anlatayım size:
Ben küçükken sünnet olacaktım yedi yaş civarı. Komşumuz vardı muhlis nine. Hemen patika yoldan evine gidilirdi otuz kırk adım. Yalnız yaşardı evinde. Annemle bayramlarda ziyaretine gittiğimizde şeker verirdi bana. şölen marka şekerin kaliteli olduğunu bu sayede öğrenmiştim. Ve ne yazık ki Sünnet törenine yakın muhlis ninem vefat etti. Annem sabah bizi kalkın muhlis nineniz vefat etti diye uyandırdı. Böyle tavana bakalmıştım. Söylenmez birine böyle bir haber ve biri, küçük bir çocuksa yanında bahsedilmez bile. Ama annem işte n'yaparsın... Benim sünnetim öylece oldu havai fişek atılacaktı ama atılmadı cenaze dolayısıyla. Sünnet olduktan bir süre sonra muhlis ninemin kızı bize bir zarf getirdi. Muhlis ninem meğer vefat etmeden önce bizim sünnetimiz için kenara bahşiş ayırtmış. Onun zarfıymış o. Kızı bulduğu gibi bize getirmiş. yastığının altına hazırlamış bırakmış.. Muhlis ninem işte, olmak istediklerimden. Allah rahmet eylesin
Öyle işte, mükemmel ve iyi olanlar da olsa maalesef ki ben insanlara da bağlanamam. Benden erken ölecek diye değil evvela. Lakin beşer şaşar. Zaman değiştirir onu veya belki ben değişirim. Temiz olan saf olan veya iyi olan hep öyle kalamaz kalacak da değil. Güven bir kere giderse hayal kırıklığı doğurursa artık çok zor. İnsanlara da değer verilmeli ama bağlanılmamalı
ama ve lakin
değişir dediğim insana değer verebilirken, bana hediye ettiği onu anımsatan bir nesneye bağlanabilirim ben. en mutlu anımı anımsatan bir eşyaya bağlanabilirim ben. Benimle birlikte yaşadığım iyi-kötü sürece şahit olmuş kalemime yine bağlanabilirim ben. Dedemden kalan tesbih'e de bağlanabilirim, her gün giydiğim kıyafete de bağlanabilirim, ders çalıştığım masaya da bağlanabilirim, babamın aldığı saate de bağlanabilirim. Bağlanabilirim ve bağlanabilirim... Manevi değeri olan her nesneye güvenebilirim. Onlar beni ne incitebilir ne de bana zarar verebilir. Öylece ve sadece beklerler ve dururlar
Köpekleri de severim ben. Havlıyorlar ama kuyruk da sallıyorlar. Bir de sadıklar. Kedi gibi nankörlük de etmezler hem. Ama köpeğe de bağlanmam ben. yaşam süresi insanlardan kısa. Dünya hali kimin önce öleceğini nerden bileceksin diye öğüt vermeyin çünkü benim can'ımın kendince kuralları var. Can'ım demişken
Can'ıma da değer veririm ben. O olmazsa yaşayabilir miyim.. olmaz tabi yaşayamam. Değer vermek lazım. Ama canıma da bağlanamam ben. Kendim diye demiyorum ama İstek ve arzuları bitmeyen bencil bir şey. Hatta Aramızda kalsın bence siz de bağlanmayın can'ınıza. Sonuçta sahibinden emanet
insanlara da değer veririm ben. Sinirlileri ve somurtanları değil tabi. Bir de ciddi olanları var, bir de pireyi deve yapanlar ve yüze gülen ama arkadan parmak sallıyanlar ve ah dedikoducular her yerdeler.. ama insanların öyle mükemmelleri de var ki... Kusurlarıyla mükemmel masum ve temiz olanlar.. Hatta o mükemmellerden birini anlatayım size:
Ben küçükken sünnet olacaktım yedi yaş civarı. Komşumuz vardı muhlis nine. Hemen patika yoldan evine gidilirdi otuz kırk adım. Yalnız yaşardı evinde. Annemle bayramlarda ziyaretine gittiğimizde şeker verirdi bana. şölen marka şekerin kaliteli olduğunu bu sayede öğrenmiştim. Ve ne yazık ki Sünnet törenine yakın muhlis ninem vefat etti. Annem sabah bizi kalkın muhlis nineniz vefat etti diye uyandırdı. Böyle tavana bakalmıştım. Söylenmez birine böyle bir haber ve biri, küçük bir çocuksa yanında bahsedilmez bile. Ama annem işte n'yaparsın... Benim sünnetim öylece oldu havai fişek atılacaktı ama atılmadı cenaze dolayısıyla. Sünnet olduktan bir süre sonra muhlis ninemin kızı bize bir zarf getirdi. Muhlis ninem meğer vefat etmeden önce bizim sünnetimiz için kenara bahşiş ayırtmış. Onun zarfıymış o. Kızı bulduğu gibi bize getirmiş. yastığının altına hazırlamış bırakmış.. Muhlis ninem işte, olmak istediklerimden. Allah rahmet eylesin
Öyle işte, mükemmel ve iyi olanlar da olsa maalesef ki ben insanlara da bağlanamam. Benden erken ölecek diye değil evvela. Lakin beşer şaşar. Zaman değiştirir onu veya belki ben değişirim. Temiz olan saf olan veya iyi olan hep öyle kalamaz kalacak da değil. Güven bir kere giderse hayal kırıklığı doğurursa artık çok zor. İnsanlara da değer verilmeli ama bağlanılmamalı
ama ve lakin
değişir dediğim insana değer verebilirken, bana hediye ettiği onu anımsatan bir nesneye bağlanabilirim ben. en mutlu anımı anımsatan bir eşyaya bağlanabilirim ben. Benimle birlikte yaşadığım iyi-kötü sürece şahit olmuş kalemime yine bağlanabilirim ben. Dedemden kalan tesbih'e de bağlanabilirim, her gün giydiğim kıyafete de bağlanabilirim, ders çalıştığım masaya da bağlanabilirim, babamın aldığı saate de bağlanabilirim. Bağlanabilirim ve bağlanabilirim... Manevi değeri olan her nesneye güvenebilirim. Onlar beni ne incitebilir ne de bana zarar verebilir. Öylece ve sadece beklerler ve dururlar
Anlık taktik almaya geldim yazılanları okudum ve gidiyorum
Saat: 02:41
Sonuç: 0
İyi geceler.
Saat: 02:41
Sonuç: 0
İyi geceler.
Yazdıklarımdan çok, yazarken ctrl a + delete yaptığım entryler var
Bana her şeyi de ama hakiki mi deme ergun abi.. hakiki hem de ne hakiki orijinal abi bunlar orijinal
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?