Zıt kutuplar sadece fizikte birbirini çeker. İnsan kendi gibi olanı sever. sizi birbirinize çeken de ortak yönleriniz ve farklılıklarınıza duyduğunuz saygıdır.
Zıt kutup olmanın muhabbeti artırdığını düşünüyorum. Tabi ki taban tabana zıt olmak kötü olurdu ancak ortak olmayan noktaların en az ortak olanlar kadar saygıya değer görüldüğü her ilişkinin farklılıkların getirdiği zenginlikten faydalandığını düşünüyorum. Ancak gerçekten saygıya sahip 2 insanın birbirini bulması çok önemli
Temelde bazı noktaların benzemesi şart diye düşünüyorum. Ortak şeylerden zevk alamadığım birinin farklılıklarına ne denli meraklı olabilirim bilmiyorum. Benzer şeyleri farklı şekilde ifade etmiş olduk. Teşekkür ediyorum.
İnsan ilişkileri konusunda master yapmış biri olarak tanımlarım kendimi. Kısa zamanda tanıyıp seven de olur, uzun zaman tanıyamayan da. ortamlardan dışlandım, Uzakları yakın kılmaya çalıştım, verdiğim değerin onda birini görmedim, ayırdığım zamanın kıymeti bilinmedi, istenmedim. Sebepleri anlamaya kendimce çözümler üretmeye çalıştım. Denedim de. Bazen sadece olmuyor ve bunun sorumlusu her zaman ben değilim. Onu anladım. İnsan önce kendini kabullenmeli, hatasıyla doğrusuyla. Herkes beni sevmek zorunda değil, sevmesin de zaten. Son günlerde Sevildiğimi hissetmeye ihtiyaç duyduğumu farkettim. Gitmeden görüşelim bile diyemedim çoğunuza, yolda görsem tanıdık ama. İsminizi bilmem sizi tanıdığımı göstermiyor malesef. Artık Bana aşamayacağım duvarlar örmeyin. Direkt yok sayın daha iyi. Ben de öyle yapacağım bundan sonra. Çıkarlarınızı ayıklamaktan yoruldum. Hoşçakalın.
Memlekette 1 gece fazla zaman geçirdiğim an "ben burda bu insanlarla nasıl yaşayacağım?" hissine kapılmıştım. Şu an Arkadaş çevrem ve sohbet ettiğim tüm insanlar en az benim gibi. Her anlamda. Çoğu zaman uzun uzun açıklama yapmak zorunda kalmadan ne demek istediğimi anlayan, sorunları çözmeye odaklı bireylerle iletişim halindeyim. Farklı düşüncelere saygım var ama ucu bucağı belli olmayan cahillikten kaynaklanan tavırlara tahammülüm yok. Yaşına uygun davranışlar sergilemeyen, fikirleri olgunlaşmamış, hayat gayesi olmayanlardan uzak durmaya çalışıyorum ki nefes alabileyim. O yüzden zorunlu hizmet harici memleketimde yaşamak istemiyorum, içinde ailem olsa bile. Ben bu kentin insanı değilim.
denk getirebilirseniz gitmeden ünal çeken sahnesinde bir oyun izlemenizi öneririm <3 çok sevdiğim ve beğendiğim bir sahnedir, eğer bir gününüzü gezmeye ayıracaksanız ulustaki azize terasa kilisesine gidebilir, ardından nado's pizza'da karnınızı doyurabilirsiniz, buradan da kurtuluş parkına geçmek güzel olurdu sanırım~~ bira içmeyi seviyorsanız da ankaradan gitmeden mutlaka emek'teki charlotte'ta bir akşamüstü oturmanızı öneririm, sakinliğini ve kendi halindeliğini çok severim oranın. üstelik kendisi "köyden indim şehre" filminin de çekildiği, pek çok ünlünün ikamet ettiği,1956'da inşaa edilmiş bir site olan yeşiltepe ve yıldıztepe bloklarının hemen karşısında. hem anıtkabire de yakın, eser parkının içinden yürüyerek, milli kütüphaneye ve 7. caddeye teğet geçersiniz ve akşamı charlotte'ta (istemezseniz hemen yanına finestra diye bir kafe de açılmış) kapatabilirsiniz🐞
Merak edilmek, Özlenmek. En son ne zaman özledim, nasılsın gibi mesajlar aldım hatırlamıyorum. Hepsinin altında bir şey danışmak istiyorum, randevu, doktor işleri vs gibi istekler yatıyor. Üzülüyorum gerçekten neyi yanlış yapıyorum ki ben.
2 hafta süren servislerde bile unutmak istemediğim anılarım varken 6 yılda kareye nasıl anlam yükleyemedim bende bilmiyorum. Olmadı tutunamadım bir türlü.
bazen anlatamazsın.içine içine batar kederin. böyle günlerde yazmak iyi gelir derler. bende bir kağıt parçasına yazar yakardım. kağıt yanardı,yakardı da aynı zamanda. geçmezdi belki.en azından hafiflerdi. rahatlardım. şimdilerde dakikalarca bakıyorum bir cümle bile kuramıyorum.eziliyorum ağırlığında kelimelerin.
Günümüz ikili ilişkilerinin getirdiği, duyguları basitleştiren terimlerden biri. Karşı tarafla iletişimi durduk yere, sebepsiz kesme hali. Empati ve özgüven yoksunu bireyler için Bir tür kaçış yöntemi de denilebilir.
gazi tıp bitebilen bir şeymiş gerçekten.şurda bir iki hafta sonra belki bir daha ankarada yaşayamayacağım.yepyeni bir hayata adım atacağım.her şeyi sıfırdan inşa etmem gerekecek. insanlar,işim,sorumluluğum,evim...ben buradaki 6 yılımı dolu dolu yaşamadım.yine de eski fotoğraflara baktığımda anlıyorum ki birçok anı biriktirmişim. dönem arkadaşlarımı da özlediğimi belirtmeliyim.tanıdık birilerini görmenin, kısa zamanda yol üstü sohbet etmenin bile insana iyi gelen tarafı varmış.yabancı kalınca anladım.hayatımın dörtte üçünü kaplayan öğrenciliğimin sonlarına gelmiş bulunmaktayım.özlemem diyordum ama ben Gazi'yi her şeye rağmen özleyeceğim sanırım.beni büyüttüğün için teşekkür ederim.
seçeneklerimi 5'e kadar düştüm. schlimazlın ilk beşini bilene benden çay :) aman allahım neler düşünüyorum ben böyle. oluruz,yaparız bir şeyler diyordum da o iş öyle olmuyormuş sayın seyirciler :) peki siz schlimazl'ı hangi bölümde görmek istersiniz ? edit : pediatri diyeni boğarım :)
Gazi'de son sayılı günlerimi yaşıyorum. Bugün karede hastaneye karşı kahvemi yudumlarken içimi bir hüzün kapladı. Bazen eve dönmek evi terketmekten daha zor geliyor insana.
Pediatri intörnlüğünü yapmadığım, kafamın oldukça karışık olduğu dönemlerde kendi kendime şey diyordum "baktın tusta bir cacık yapamadın, çocuklarla iletişimin de iyi, hani acaba en ama en son tercih olarak düşünülür mü?" 2 aylık pediatri intörnlüğünde resmen 2 yıllık yoruldum. Hayat enerjim yok oldu. Bir gün Sabaha karşı çocuk acilde age, Üsye bakıyorum tam hasta çağıracağım sırada erişkin acile arrest geldi. Koşarak karşıya gitmek istedim. Dedim ben burada napıyorum. İşte Tam o an pediatriye bir çizgi çektiğim andır. Çocukları seviyorum ama hasta olmadıklarında.
Eski ben olsa beğenmiyorum cevabını verirdi belki. Şu an içinde bulunduğum bedeni de sahip olduğum ruhu da epey beğeniyor,seviyorum. Kendimi sevmediğimde ruhum soluklaşıyor adeta. Sevmediğim bir şey varsa da o halim işte.
şöyle diyor Nietzsche : "İki temel sorunu var insanlığın; Adaletsizlik ve anlamsızlık. Birine karşı hukuku bulduk, diğerine karşı sanatı. Ama insanlar hukuka ulaşamadı..Ve sanat insanlara."
Ortaya çıkış amacı iyi düşünülmüş olsa da zamanımıza yansıması hiç hoş değil.Koskoca bir yılımızı çalıyorlar aslında. İntörnlük adı altında sekreterlik, hemşirelik, personel görevleri yapıyoruz. Pratik olarak bir şeyler katmış olabilir kabul. Ama bunları yapabilmek için bir yıla ihtiyacımız yok. Şahsen ben ne öğrendiysem 2 hafta içerisinde öğrendim. Doktorluğun d'sinden bir haberiz kimse kendini kandırmasın.
dizisinden sonra filmini de izledim.oyuncular değişmediği için filmi bana sanki 53. bölümü izliyormuşum havası verdi. o yüzden önce diziyi sonra filmini izlemenizi öneririm. dizi merdiven altı ve merdiven üstü hayatları mükemmel anlatmış. aynı merdiven hayatları ayırırken ancak bu kadar bağlayabilirdi.izlerken insan ilişkilerini sorguladığım bir dizi oldu. her karakter hakkında ayrı ayrı konuşacak çok şey var ama spoiler vermek istemiyorum :)
Nefes almaktan çok daha fazlasıdır. Ruhunu bedeninden ayrı beslediği vakit yaşamanın ne demek olduğunu anlıyor insan. İster bunu kelimelere dökerek yap istersen çizerek. İçinden geleni nasıl yansıtıyorsan öyle.
6 yıl boyunca konum ve şartları açısından farklı yurtlarda konakladım. tahmin edersiniz ki birçok insan tanıdım. bu süreç boyunca anlatsam tadımızı kaçıracak sayısız olaya şahit oldum,oluyorum. gözlemlerime dayanarak hemcinslerimin %80'inin aptal olduğunu düşünüyorum.