Hhhhhhhhhhöööömmmpppppphhhhhhhhhhhhhhhhfffffffffoooffffffffffpfffffpfpfpfpfpfffffffffffffffffff
Favori asistanının sana tavuklu dürüm ısmarlaması.
Arabanın bagajında yolculuk etmek.
Kelimeleri arada okurum tersten. Bir kız mı ne vardı tersten konuşan aklıma geldi bir anda. Türüt tersten oku yine türüt.
Erkekler arada dertlenir köyünü özler bilmem bilumum sebepler olur açar dinler türkü, bağlama, kemençe; bölgesine göre değişir.
Yangın merdivenleri yangından kaçmak yerine ise sigara içmek için vardır.
Geceleyin sigara tiryakilerin en sevdiği zamanlar olsa gerek. Gecenin sessizliğine çakmak ve duman fonu verin, bir de sohbet edecek üç beş arkadaş.
Konumuza bağlayalım sonuç..
Sabahlanılan bir gecenin şafağında sabah girilecek sözlü için ütü yapma gereği duyan dumrul, yangın merdiveninde sigara içerek sohbet eden üç-beş aga'nın fonda ismail türüt çay zamanı ordayım dinlemesine şahit olur. Sabah uyandığında ise o akşam çalıştığı konuları sayıklayarak uyanması gerekirken; "gurbet elde dardayımm anaaam, anam; işler bozukk zordayumm zordayum yaruuum.. bekle beni fadimeeem çay zamanı ordayum.. çay zamanı ordayummm" diyerek uyanmıştır.
Erkekler arada dertlenir köyünü özler bilmem bilumum sebepler olur açar dinler türkü, bağlama, kemençe; bölgesine göre değişir.
Yangın merdivenleri yangından kaçmak yerine ise sigara içmek için vardır.
Geceleyin sigara tiryakilerin en sevdiği zamanlar olsa gerek. Gecenin sessizliğine çakmak ve duman fonu verin, bir de sohbet edecek üç beş arkadaş.
Konumuza bağlayalım sonuç..
Sabahlanılan bir gecenin şafağında sabah girilecek sözlü için ütü yapma gereği duyan dumrul, yangın merdiveninde sigara içerek sohbet eden üç-beş aga'nın fonda ismail türüt çay zamanı ordayım dinlemesine şahit olur. Sabah uyandığında ise o akşam çalıştığı konuları sayıklayarak uyanması gerekirken; "gurbet elde dardayımm anaaam, anam; işler bozukk zordayumm zordayum yaruuum.. bekle beni fadimeeem çay zamanı ordayum.. çay zamanı ordayummm" diyerek uyanmıştır.
Hhhhhhhhhhöööömmmpppppphhhhhhhhhhhhhhhhfffffffffoooffffffffffpfffffpfpfpfpfpfffffffffffffffffff
sınırları ne zaman aşarsak kazaya sebep oluruz. trafikte akan yoldan insan ilişkilerine,dilinden çıkandan aklından geçene kadar her şeyin bir sınırı var. belli sınırlar içinde yaşıyor,ölünce sınırları belirli mezarlarda yok olurken bilmemiz gereken belki de en önemli şey,hayatın sana sunduğu ve senin kendine çizdiğin sınırlar.
Bazı şeylerin bazı sınırları olmalı. Bazı konular söz konusu olduğunda o çizgi geçilmemeli. Bazı meseleler mevzu bahis olduğunda ciddiyet korunmalı. Her şeyin mizahı olmaz. Bu sadece bir din, bir ırk mevzusu değil. Bu her din, her ırk için geçerli. İnsanların kutsalları ile dalga geçip kendinize saygı gösterilmesini bekleyemezsiniz! Mizahı olacak tonlarca şey varken böyle değerli konular alet edilmemeli! Bugün İslamiyet'e yapılan kötü muamele yarın öbür gün başka bir dine de yapılır. Başka bir gün bir ırk olur bu. "Mizah" kelimesinin arkasına saklanamazsınız. Saygısızlık hiçbir alanda kabul edilemez!
Dün gece Leman dergisinin önünde yaşanan olaylardan da anlaşılıyor ki 32 yılda hiçbir ilerleme kaydedilememiş. Ülkenin iq düzeyi hâlâ 85'ten yukarı değil. Hâlâ okuduğunu anlama ve yorumlama, insanların kendisinden farklı düşünüp farklı yaşayabileceği gibi çok temel ve basit şeyleri bir türlü akılları almıyor. Kendileri başka insanları ve onların kutsallarını lanetler, küfürler edip iş yerlerini yağmalayabilir, işkence ile gözaltına alıp istedikleri kadar hakaret edebilirler. Ama aynısı asla onlara yapıl(a)maz.
Her yıl yüzlerce kadın ve çocuk tecavüze uğruyor/ öldürülüyor. 1 tane suçlunun kapısına böyle yüzlerce insan yığılmaz. Her yıl yüzlerce dönüm arazi yanıyor ve üzerine otel dikiliyor, ne hikmetse hepsi de deniz kenarı. Hiç müsebbibler bulunup para cezası bile kesilmez (güya 123 tane sigara izmariti sebep olmuş yangınlara). Depremin üzerinden 2.5 yıl geçti, hâlâ hiçbir müteahhit bırak yakalanmayı, ceza bile almadı. Her sene yüzlerce sağlık çalışanı şiddet görüyor, hep sadece olay kınanıyor. 70 yaşında adamlar inşaattan düşüyor ve 10-15 yaşında çocuklar sanayide kafası sıkışarak, eli kolu koparak can veriyor. Her yıl binlerce insanımız yok yere ölüyor ve kimse ama hiçkimse ceza almıyor, bırak işkence görerek ters kelepçe yakalanmayı.
32 yıl ve 0 ilerleme, oldukça ilginç. Yurtdışına gitsem ve bu cehennem çukurundan bir an önce kurtulsam mı diye ciddi ciddi düşünüyorum artık. Çünkü ben öylesine bir günde öylesine ölmekten korkuyorum.
Her yıl yüzlerce kadın ve çocuk tecavüze uğruyor/ öldürülüyor. 1 tane suçlunun kapısına böyle yüzlerce insan yığılmaz. Her yıl yüzlerce dönüm arazi yanıyor ve üzerine otel dikiliyor, ne hikmetse hepsi de deniz kenarı. Hiç müsebbibler bulunup para cezası bile kesilmez (güya 123 tane sigara izmariti sebep olmuş yangınlara). Depremin üzerinden 2.5 yıl geçti, hâlâ hiçbir müteahhit bırak yakalanmayı, ceza bile almadı. Her sene yüzlerce sağlık çalışanı şiddet görüyor, hep sadece olay kınanıyor. 70 yaşında adamlar inşaattan düşüyor ve 10-15 yaşında çocuklar sanayide kafası sıkışarak, eli kolu koparak can veriyor. Her yıl binlerce insanımız yok yere ölüyor ve kimse ama hiçkimse ceza almıyor, bırak işkence görerek ters kelepçe yakalanmayı.
32 yıl ve 0 ilerleme, oldukça ilginç. Yurtdışına gitsem ve bu cehennem çukurundan bir an önce kurtulsam mı diye ciddi ciddi düşünüyorum artık. Çünkü ben öylesine bir günde öylesine ölmekten korkuyorum.
Çocukken haziran ayı dondurma ayıydı benim için ve ailemin izin verdiği ilk vakitte evden büyük bir heyecanla bakkala gider o en sevdiğim dondurmayı yerdim. İlk tadımda anlardım ki artık benim için yaz gelmişti. Dondurma demek yaz demekti, yıl boyu gösterdiğim sabrın hediyesiydi. Büyümek ise her mevsim ve izinsiz dondurma yiyebilmekmiş ve çok da büyük bir meziyet değilmiş. Şimdilerde o eski dondurmaların tadını alamıyorum ve dondurmayı özlemeyi özlüyorum. Ya gerçekten büyüdüm ya da dondurmalar kötü, bilmiyorum… Ama anlıyorum ki çocukluk sabretmekse yetişkinlik acele etmek demekmiş. Acele ettikçe koşuyoruz, koştukça daha hızlı büyüyoruz ve bir şeyler elde edebilsek de farkına varamıyoruz, hayattan tat alamıyoruz. Keşke diyorum hep çocuk mu kalsaydık ?
KORKUNÇ. Tek kelimeyle korkunç. Ömrümden 10 yıl götürdüğüne dair inancım yüksek sevgili yazarlar😭
Bu arada tüm d2 lerimize sınavda başarılaaar💫 Attıklarımız tutsun inşallah🙏🏻
Bu arada tüm d2 lerimize sınavda başarılaaar💫 Attıklarımız tutsun inşallah🙏🏻
stajyer veya internseniz zaten otomatik kapsıyor. Hiç insani değil ya, hava sıcaklığı daha yeni yaşanabilir sınırlara indi. Bir de bir yandan derse veya hastanede çalışmanız gerekiyor
Bir şiir olmak isterdim. Bazen bir sevgilinin kulağına okunan, bazen bir sevinç çığlığı, bazen bir ağıt, bazense bir milleti ayağa kaldıran. Çok süslü kelimeli olmasın ama her duyan kafiyesine hayran kalsın.
Schlimazl her zaman olduğu gibi nöbetçi :)
O an sevdiğim birine Süpriz yapıp hediye almıştım. Veremedim, çöpe gitti, kapanış.
"Dün yaşandı ve bitti. Yarın henüz gelmedi. Bugün ise henüz bilinmiyor."
Carpe diem ve memento mori'nin peşinde dünyanın kaç insanı eskittiğini ve sonunun ne zaman geleceğini unutmak için yaşayan insanın loserlığını düşünüyor -du
Uyku vakti gelmiş... Uyuyalım.. uyuyalım da hiç bi şey olmazsa en azından sabah olur
Uyku vakti gelmiş... Uyuyalım.. uyuyalım da hiç bi şey olmazsa en azından sabah olur
Olmasaydı anadolunun ücra bir köşesinde okul yüzü görmeden 14 yaşında evlendirilirdim. Bir kere yüzmemiş, bir kere tiyatro izlememiş, bir kere sokakta istediğim gibi giyinip istediğim gibi yürümemiş olurdum. Tarla sürme ve çocuk büyütmekten başka meslek bilmezdim. Hatta okuma yazma bilmezdim. Tevfik Fikreti kendim okuyamazdım, hatta belki de etrafımda okuyabilen bir kişi bile olmazdı.
Bir hayata sahip olamazdım. Sen olmasan ben bugün bile bu hayatımın yakınından geçemezdim. Ben kurduğun cumhuriyetin kızıyım. Bugün pakistandaki, afganistandaki gibi örgütlerin elinde satılıp tecavüz edilip öldürülmüyorsam; irandaki gibi şarkı söylediğim için rejim tarafından kaçırılıp taciz edilip idam edilmiyorsam bu yalnız senin kurduğun cumhuriyet sayesinde baba.
Sen gideli yıllar oldu ama ben sırtımı hâlâ sana yaslıyorum. Babalar günün kutlu olsun ❤️
Bir hayata sahip olamazdım. Sen olmasan ben bugün bile bu hayatımın yakınından geçemezdim. Ben kurduğun cumhuriyetin kızıyım. Bugün pakistandaki, afganistandaki gibi örgütlerin elinde satılıp tecavüz edilip öldürülmüyorsam; irandaki gibi şarkı söylediğim için rejim tarafından kaçırılıp taciz edilip idam edilmiyorsam bu yalnız senin kurduğun cumhuriyet sayesinde baba.
Sen gideli yıllar oldu ama ben sırtımı hâlâ sana yaslıyorum. Babalar günün kutlu olsun ❤️

Çok uzun yıllar önce, iki kır çiçeği birbirlerine aşık olmuşlar. Bu çiçeklerden biri sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında, her yeri donatan diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Bu kıskançlığa daha fazla dayanamayan çiçek, baharda açıp kalabalığın içinde kaybolmak yerine, kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha çok görmeyi hayal etmiş. Sevgilisine, “Biz, diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım. Kışın ortasında, herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun, bir ömür birlikte olalım,” demiş.
Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş.
Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş.
Hiç şüphesiz kalanadır. Çünkü gidenler kolayı seçenlerdir, her şeye rağmen kalanlar ise bu hayatın yaralı ama cesur yaratılmışlarıdır.
Hiç mi anlamadın oğlum ? insan bilir ne yaşadığını.
Uzunca bir holün en ücra köşesindeki odada kalırdı. Gözlerindeki ıslaklık uykusunu bölen gönül ağrısına eşlik ediyordu adeta. Ruhunun acısını bedeninin yorgunluğuna saklamaya çalıştı. Yürüdü,kilometreler aştı. Sokaklar dostu oldu kaldırımlar sırdaşı.
Tercih etmediği yalnızlığından geldi,acısından kısaldı hikayesi.
Tercih etmediği yalnızlığından geldi,acısından kısaldı hikayesi.
Zeytin ağacı olmak isterdim. Gölgem serin, meyvem bol, yapraklarımdan taç dallarımdan baston yapılırdı ve en önemlisi huzur içinde uzun bir ömrüm olurdu
bkz var olmak için var olmak
bkz var olmak için var olmak
Ayna olmak isterdim. İnsanlar gelsin karşıma süslensin, gelsin benle konuşsun, öylece durayım yıllarca. bir sürü olaya şahit olayım yansıtayım. Uzar gider.. ben ayna olayım. Ayna olcam. Son kararım
Arkadaşlar bayramdan sonra ders nasıl çalışılır beynim sıfırlandı. Bunu başarabilen var mı ya 😭
Etrafıma kendi elimle bi duvar ördüm
Kimse gelip de yıkmasın diye
Savaştım kendi kendimle birimiz öldü
Söyle şimdi zararım kime
Kimse gelip de yıkmasın diye
Savaştım kendi kendimle birimiz öldü
Söyle şimdi zararım kime
Karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin.
Bu entryi görünce sürekli gördüğüm bir rüya geldi aklıma.Hemen anlatayım bir bakıyorum kendimi bir arabanın içinde buluyorum o sokak senin bu sokak benim derken en sonunda çıkmaz bir sokağa giriyorum ama nasıl bir çıkmaz sokak? Sokağın sonu denize açılıyor ben de iniyorum oturuyorum o köşeye ama sormayın nasıl huzurluyum ne hayatimda ne bir rüyada bu kadar huzurlu hissetmemişimdir. İşte yıllardır içten içe o sokağa denk geleceğime inanıyorum.
"Görünce aklıma sen geldin"
Geçmişte yaşadığı deneyimlerin yükünü gelecekteki güzel ihtimallerin omuzuna yıkan kişidir. Zanneder ki risk alınca kafasında kurduğu milyonlarca kötü ihtimalin içinde bulacaktır kendini. Ama bilmez ki hayatının geri kalanı koskoca bir keşkeler evreninde geçecektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?