bana kalırsa bizim fakültemiz için konuşacak olursak ağırlıklı ezber yapıyoruz. çoğu derslerde hocalar bu sayıları sorarım dediği anda zaten olay eğitimden çıkıyor bence. sınavda bu sayıları bilememenin verdiği stresle önemli yerleri kaçırıp sayılara odaklanmaya çalışıyoruz. çıkarım yaparak öğretilmiyor bence dersler. ki hocaların derse ilk geldiğinde terminolojiyi atlaması, her terimi zaten biliyoruz gibi davranmaları da cabası bence. hatta ve hatta bunun en büyük kanıtı da aslında online dönemde sınavların cevaplarının açıklanmaması. hani bir şeyleri yanlış yaptın ama neyi yanlış yaptığını, nereyi kaçırdığını bilmiyorsun. önemli değil herhalde olan oldu sonuçta. tıpta bir daha karşına çıkmayacak (!)
beğenmeseler niye paylaşsınlar mantığıyla düşününce aslında beğenmeyenlerin garipleştiği durum
sayın (yazar: kaira)'nın renkli entry atması sonucu acaba var mıdır diye düşündüğüm sözlük özelliği :)
Bu soru acil cevaplansın lütfen. :) bekle beni mavi entryler ;))
bence admin bile bilmiyor bunu danışmadan bekleniyorsunuz sayın kaira
Bu arada artık kronik bir eksileyicimiz var galiba :))
canı sağ olsun ben altında anlam olan eksilere her daim açığım. eksinin yazardan da bir puan götürmesinin bir manidarlığı var bence. yanlış olduğunu düşündüğün bi şeyle elindekileri kaybetmek uğruna savaşmayı temsil ediyor benim için.
Çok doğru. Ben de eksilendiğim entryleri silmeye bile kıyamıyorum. ;) bir başkaldırı var bu işte.
öncelikle merhaba sayın prime ve sayın mdblue. bence biz her halimizle premiumuz.
entry i henüz yeni gördüm ve açıkçası bir an için neyden bahsettiğiniz bende düşmedi😅 sonrasındaysa acaba gizli mi tutsam dedim ama dayanamadım.
renkli yazı olayına biyografideki kodlar kısmından ulaşabilirsiniz. orada yanlış hatırlamıyorsam kırmızı ve yeşil seçenekleri var ancak dileğiniz rengi ingilizce yazarak istediğiniz renkli yazıları elde edebiliyorsunuz.
y/n: kronik eksileyiciler bana da "dadandı", aslında normal karşılıyordum ama bebekliğimin neyini beğenmediler anlamadım doğrusu 🙃
entry i henüz yeni gördüm ve açıkçası bir an için neyden bahsettiğiniz bende düşmedi😅 sonrasındaysa acaba gizli mi tutsam dedim ama dayanamadım.
renkli yazı olayına biyografideki kodlar kısmından ulaşabilirsiniz. orada yanlış hatırlamıyorsam kırmızı ve yeşil seçenekleri var ancak dileğiniz rengi ingilizce yazarak istediğiniz renkli yazıları elde edebiliyorsunuz.
y/n: kronik eksileyiciler bana da "dadandı", aslında normal karşılıyordum ama bebekliğimin neyini beğenmediler anlamadım doğrusu 🙃
Merhabaa umarım dediğiniz yoldan başarabilirim :)) çok teşekkür ederiz. Bence çok şeker bir tarifti bebekliğiniz de. Canları sağ olsun artık ne diyelim. ;)
çok teşekkürler sayın kaira :) şunu da eklemek istiyorum sizin bebekliğinize bunu yapanlar bize neler yapmaz 🤣
🥲🥲🥲 doğru
Rica ederiiim 🤗 hiçbir gelin robot değildir dedikten sonra kalkıp giden kadın gibi triplenmek istedim ama boşverdim sonra. Bir de onunla mı uğraşacağım.
Umarım tarifim işe yarar, renkli entrylerinizi bekliyoruuum
Umarım tarifim işe yarar, renkli entrylerinizi bekliyoruuum
özgürlük derken tam kastettiğimiz şeyin düşüncelerimizi olduğu gibi korkmadan, çekinmeden ifade etmekten mi bahsediyoruz?
düşündüğümüzde ahlak, aldığımız eğitim, inandığımız değerler gibi şeyler bu durumlar altında özgürlüğümüzün bir kısıtlayıcısı değil midir?
benim inandığım değerlere göre mutlak bir özgürlük teması zaten yok. yani özgürlük dediğimiz bir anlamda subjektif bir kavrama dönüşüyor. benim için özgürlük inandığım, sesli bir şekilde ifade etmek isteyince edebildiğim bir ortamın olması durumudur. yanlış nickname seçimi sebebiyle (yine de bu nickname için değerdi :) ) çoktan ifşa olmuş bir yazar olarak fikirlerimi paylaşırken çekinmiyorum. eksi almaktan da çekinmiyorum. bir anlamda da hoşuma gidiyor burada eksi durumu. insanız sonuçta yanlış düşünebilir, yanlış davranabiliriz. fark edeceğiniz üzere bir çok konuda eleştiri yapıyorum sözlükte. benim için sözlük aynı zamanda kültürel değerlerimin bir regülatörü işlevi görüyor. çevremizdeki olayları durup inceleyerek gün içinde belirli yargılara varıyorum ve gelip burada bir başlık açıp eleştirimi dile getiriyorum. haksız da olabilirim. bu durumda diğer insanların konuya yaptığı katkılar, benim için çok değerli olan eksiler yanlış düşündüğüm bir şeyi, bütünüyle göremediğim bir resmi tekrardan inceleme konusunda benim için çok değerli bir etki yaratıyor.
bir deyiş vardır özgürlüğümüz başkalarının haklarının başladığı yerde biter diye. yani özgürlük tanımında olduğu gibi bir kavram değildir. bu paydada inceleyince ben özgürlüğün tanımının başıboşluğu daha güzel tanımladığını düşünüyorum. kelime anlamı olarak baktığımızda evet özgür değiliz ama biraz da kendi yorumumuzu katmamız gerek değil mi?
özgürlük kavramı aynı zamanda biraz da abartılıyor. özgürlük kavramını incelersek eğer sorumluluk, hak, doğru eylem bunların hepsiyle çelişiyor. bu yüzden kelime olarak özgürlük yerine ideal özgürlük kavramını tartışmalıyız.
sözlükteki özgürlükten bahsetmek gerekirse de bence özgürüz. eksi almaktan çekiniyorsak bu bizim kendimize koyduğumuz bir kısıtlamadır. her şeyi yazamıyorsak, her üslubu kullanamıyorsak bu da diğer yazarlara duyduğumuz saygının bir sonucudur.
en son olarak da sözlüğün kapanmasına yol açacak durumlarda özgür olmamanın sebebiyse diğer yazarların düşüncelerini bu platformda ifade etme özgürlüğününü zedeleyeceği içindir.
düşündüğümüzde ahlak, aldığımız eğitim, inandığımız değerler gibi şeyler bu durumlar altında özgürlüğümüzün bir kısıtlayıcısı değil midir?
benim inandığım değerlere göre mutlak bir özgürlük teması zaten yok. yani özgürlük dediğimiz bir anlamda subjektif bir kavrama dönüşüyor. benim için özgürlük inandığım, sesli bir şekilde ifade etmek isteyince edebildiğim bir ortamın olması durumudur. yanlış nickname seçimi sebebiyle (yine de bu nickname için değerdi :) ) çoktan ifşa olmuş bir yazar olarak fikirlerimi paylaşırken çekinmiyorum. eksi almaktan da çekinmiyorum. bir anlamda da hoşuma gidiyor burada eksi durumu. insanız sonuçta yanlış düşünebilir, yanlış davranabiliriz. fark edeceğiniz üzere bir çok konuda eleştiri yapıyorum sözlükte. benim için sözlük aynı zamanda kültürel değerlerimin bir regülatörü işlevi görüyor. çevremizdeki olayları durup inceleyerek gün içinde belirli yargılara varıyorum ve gelip burada bir başlık açıp eleştirimi dile getiriyorum. haksız da olabilirim. bu durumda diğer insanların konuya yaptığı katkılar, benim için çok değerli olan eksiler yanlış düşündüğüm bir şeyi, bütünüyle göremediğim bir resmi tekrardan inceleme konusunda benim için çok değerli bir etki yaratıyor.
bir deyiş vardır özgürlüğümüz başkalarının haklarının başladığı yerde biter diye. yani özgürlük tanımında olduğu gibi bir kavram değildir. bu paydada inceleyince ben özgürlüğün tanımının başıboşluğu daha güzel tanımladığını düşünüyorum. kelime anlamı olarak baktığımızda evet özgür değiliz ama biraz da kendi yorumumuzu katmamız gerek değil mi?
özgürlük kavramı aynı zamanda biraz da abartılıyor. özgürlük kavramını incelersek eğer sorumluluk, hak, doğru eylem bunların hepsiyle çelişiyor. bu yüzden kelime olarak özgürlük yerine ideal özgürlük kavramını tartışmalıyız.
sözlükteki özgürlükten bahsetmek gerekirse de bence özgürüz. eksi almaktan çekiniyorsak bu bizim kendimize koyduğumuz bir kısıtlamadır. her şeyi yazamıyorsak, her üslubu kullanamıyorsak bu da diğer yazarlara duyduğumuz saygının bir sonucudur.
en son olarak da sözlüğün kapanmasına yol açacak durumlarda özgür olmamanın sebebiyse diğer yazarların düşüncelerini bu platformda ifade etme özgürlüğününü zedeleyeceği içindir.
hani asla anlayamadığım bi olay da profil fotoğrafını yan koyuyor insanlar. sebebini bilen ya da anlayabilen var mı?
üniye gitmeden önce böyle düşünüyorken insan ölümün ne kadar beklenmedik, ne kadar alışılmadık bir kavram olduğunu anlayınca eve gelmek için can atıyor. isterseniz ailenizle 100 yıl yaşayın. ailenizle geçireceğiniz vakit her zaman kısa olacaktır, hiçbir zaman yetmeyecektir. bence yitirmeden kıymetini bilin.
o kadar haklısınız ki sayın prime...
umarım bu entry haklı olmanın yanında insanlara ulaşır da insanlara bi anlamda dokunmuş oluruz sayın highwaytohell :)
öyle olacaktır mutlaka sayın prime :))
dizi olarak değil de çok güzel hareketler bunlar gibi programları düşünürsek onlarda gerekli seyirci yoksa. pandemi döneminde seyircisiz birkaç bölümde efekt de kullanmadılar mesela. komik espriler olmasına rağmen en korkunç bölümler onlardı. sanırım bu biri size gülümsediğinde gülümsemeniz gibi bir şey. kahkaha sesini duymak pozitif bi etki yaratıyor.
beğendiğin entry'i beğendiğini fark etmeyip yanlışlıkla tıklayarak beğeniyi geri çekme sorunsalı
ya bu sadece bende mi oluyor? bi de beğeniyi geri çekince hemen geri beğenemiyorsun ya elim ayağıma dolaşıyor
yalnız değilsiniz...
ankara'dakini bilmiyorum ama gaziantep'teki muazzam bi yer. dünyanın her tarafından gelen endemik türdeki birçok çiçeğin bulunduğu huzur dolu mekan. hayatımda ilk defa lotus çiçeğini burada görme imkanı bulmuştum. sadece bu yüzden bile seviyor olabilirim.
gelin mevsimi hariç güzel mekan cidden
o mevsim bitmiyor yalnız :)
haklısın prime xd mevsim baya yanlış oldu çiçeklerin açtığı desem daha kısa aralığı temsil ediyor antepli çılgın gelinlerimiz evlenmeyi bir mevsime sığdıramaz
o zaman sadece bizim anlayacağımız yeni gelin sarısı diyorum ve çılgın gelinlerimizi kendi haline bırakıyorum 🤣
düğün tanrısı daima onlarla olsun iyi geceler
günümüz dünyasında fark ettiğim üzere daha çok kadınlar tarafından kullanılıyor. sebebi ise bana kalırsa her gün farklı fani boyutlara çıkarılan güzellik algısı. şöyle bir şeyi paylaşayım. bir arkadaşımla konuşurken konu konuyu açtı. anoreksiya nevrozanın kapısından döndüğünü öğrendim. işte birlikte altında yatan sebebe inmeye çalıştığımızda şunu fark ettik. kadınların güzellik algılarını yine kadınlar belirliyor. çıtayı onlar istediği yere taşıyor tamamen. en basitinden örnekler vereceğim şimdi. bir yıl boyunca birbirini görmemiş iki kadın düşünün. bu iki kadın buluşunca konuşma "aa ne kadar kilo vermişsin/almışsın?" ile başlar. ve son zamanlarda da insanın gözünden kaçması mümkün olmayan bir estetik ve makyaj furyası aldı götürüyor. bunu insanların gözüne gözüne sokup sonra da çıkıp alessia cara - scars to your beatiful şarkısı altında filtreyi kapatıp makyajı kaldırıp "beautiful just the way you are" sloganını ortaya atıyorlar. kadınlarda çok daha baskın olmakla, erkeklerde de yavaş yavaş başlamakla birlikte insanları photoshopa yine insanlar itiyor. sosyal medya da bunun yayılım kanalını oluşturmuş oluyor. sosyal medya kullanımı arttıkça da daha kötüye gidiyor. katılmayanlar olabilir ama insan bi durup dışarıdan bakınca şunu görüyor hadi biz yine belirli bir birikime sahip olduğumuz için ayırt edebiliyoruz ama herkes bu şekilde değil. özellikle de lisede zaten içsel bunalımlarla mücadele eden blue çağındaki bireyleri düşününce onca influencer'a özenmediklerini, kendilerini izole tutabildiklerini söyleyebilecek birisi varsa muhtemelen aynı dünyalarda yaşamıyoruzdur...
sayın prime gerçekten influencer'ların ergenlik dönemindeki gençler üzerindeki etkilerini görmemek mümkün değil. günümüzde photoshop ve estetik ile kendilerinin bile doğal yollarla sahip olamadıkları vücutlarını, güzellik kriterleri olarak gençlerimizin önüne sunuyorlar. ne yazık ki bu sahte güzellik algılarının gençlerimizin psikolojileri üzerinde yarattığı bunalımlar ileride toplumda yansıma bulacak gibi duruyor.
kesinlikle sayın felicita, hatırlıyorum eskiden genç kızlar için burun estetiği konu bile değildi. şu an sınav dönemindeyken 3 tane yakın çevremde biliyorum sırf burun estetiği olan. sınav dönemi olmasına rağmen. insanların önceliği haline geliyor artık zamanla maalesef
bu başlık sanki biraz gölgede kalmış da şunu düşünüyorum arkadaşlar aslında istenilse çok da güzel alan oluşturulabilir tıp öğrencileri için. birçok öğrencinin farkında bile olmadığı bir yangın çıkışı var okulumuzun. orada çok değerli bir alan var aslında. oranın peyzajı yapılsa orayı öğrencilere ve doktor öğretim üyelerine ait bir alana dönüştürebilirler. sadece bu da değil çs diye andığımız yerin ne kadar pis olduğu ortada ve çalışmak tıp öğrencisinin temel ihtiyacıdır. orada masa değişikliğine gidilse, adam gibi oturabileceğimiz sandalyeler gelse çok güzel olur. hani diğer senaryolardan bahsetmiyorum bile. labların olduğu katlara bizim için masa koymuşlardı en son. o koridordaki ışığa ışık diyemeyiz. oranın ışığıyla ilgilenilebilir. zaten hepimiz elimizdekiyle yetinmeyi öğrendik, okula gelip çs'nin haline isyan eden insanlar 1 ay sonra mecburen çs'de alıyor soluğu. tek derdi ders çalışmak olan öğrencilere biraz iyilik yapılabilir bence ya.
Edit: arkadaşlar başlıktan dolayı biraz agresif gözüküyor ama öyle bi amaç yok. Kendimce bulduğum birkaç çözümü sadece dile getirmek istedim.
Edit: arkadaşlar başlıktan dolayı biraz agresif gözüküyor ama öyle bi amaç yok. Kendimce bulduğum birkaç çözümü sadece dile getirmek istedim.
başlık genel listede görünmedi nedense, yorumuna katılıyorum, ilk geldiğim günden beri arka tarafa biseyler yapılmaliydi deyip durmustum
aklın yolu bir sayın fistikgibiri
sayın prime emin olmamakla beraber pandemi döneminde arka bahçeye el atılıp düzeltilmiş olabilir.
umarım haklısınızdır :) artık bizden geçti de yeni gelecek öğrencilerin ihtiyacı var bence
masanın altındaki prizin dibinde yazarın biriyle yazışıyorum, sözlük yazarları bana tıp öğrencilerinden ümidi kesmemem gerektiğini her gün bir daha hatırlatıyor. seviliyorsunuz arkadaşlar...
"iyi dostlar biriktirdim, hepsi ailem oldu."
şurda azıcık durayım da ağlayayım:(
o zaman babadan bi hatıra bırakayım sevgili fistikgibiri biraz daha anmış olalım
https://youtu.be/7YuD5EYke5g
https://youtu.be/7YuD5EYke5g
eyvallah :(
meslekte 30. yılım da olsa demeyeceğim söz. acil bir vakada tabii ki bir doktor olarak üstüme düşen sorumluluğu yerine getiririm ama bu travmalarda felç durumlarının büyük çoğunluğunun yanlış ikincil müdahaleler sebebiyle olduğunu öğrendiğimden beri bu durumlar hakkında rahat hissetmiyorum. çünkü orada ciddi bi kriz anı oluyor ve bu anın kriz yönetimi çok ciddi tecrübe isteyen bir şey.
Mikro ölçekte düşünecek olursam güzel bi eğitim sistemi olan, mantıklı bi sınav sistemi olan İngilizcelerin ağır ve aşırı detaylı anatomi dersleri altında ezilmediği bi GÜTF'ün olduğu evrende olmak isterdim
Makro ölçekte günümüz sorunlarının olmadığı bir evren isterdim ama onun da tarifi çok uzun :(
Makro ölçekte günümüz sorunlarının olmadığı bir evren isterdim ama onun da tarifi çok uzun :(
Yanılmıyorsam başlarda sevgili mdblue'nun profilinde cinsiyet yazmıyordu. Tabi o zamanlar ilk kayıt olduğu zamanları mdblue'nun. Kendisi ilk girdiği andan beri paylaşımlarıyla ve samimiyetiyle fazlaca dikkat çekiyordu. Bu arada olduğu iyi ve örnek insandan dolayı teşekkür edelim ona. İşte o zamanlar sık sık profiline giriyorum entrylerini takip ediyorum. Mavinin bilinçaltımda çağrıştırdığı şeyin de etkisi olsa gerek ama hiç bi hanımefendi olduğunu düşünmemiştim (entrylerden de yola çıkarak tabi). Geçen günlerde görüp baya şaşırdım. Buradan da anladım ki aslında kadınlar ve erkekler olarak çok farklıyız ama bir o kadar da aynıyız. Seviliyorsun sevgili mdblue ☺️
Asıl ben teşekkür ederim bu güzel paylaşımınız için. Ne yapalım sevgili prime hayat her zaman istediğimiz gibi gitmiyor. Hep mi surat asalım hep mi moral bozalım? Ben buraya bir nebze de olsa huzur, samimiyet, neşe getirmek için geldim. Evet başlarda çook dikkat ediyordum anlaşılmaması için. Sonra boşa bir çaba olduğunu anladım ve kendim olmaya karar verdim. Evet bence de çoook farklıyız ve çoook da aynıyız. :) siz de öyle sevgili prime. Lütfen daha çok entrynizi görelim :))
Bu karar değişikliğinize gerçekten çok sevindim. Çevremizde iyi insanlar da olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. Sözlükten biraz uzak kalmıştım ama paylaşılmaya değer fikrim oldukça seve seve paylaşırım sevgili mdblue :))
Beni de öyle. :) çok memnun olurum. Fikirlerinize değer verdiğim bir yazarsınız :)
Bilmukabele efendim çok teşekkürler onore oldum, saygılarımla
İyi geceler :) benden de saygılar, sevgiler :))
istanbul sözleşmesi çok yoğun bir şekilde gündeme geldiği için biraz sembolikleştiğini düşünüyorum. sözleşmenin pratikteki değerini incelediğimizde de 2014'ten beri kadın cinayetlerinde artma görmekteyiz. bu nedenden ötürü pratikte fayda sağladığı söylenemez. hatta ülke gündemini meşgul ettiği bile söylenebilir. bunun adının ne olacağı önemsenmeksizin daha ağır cezalarla, daha az yoruma açık yer bırakarak (sevdiğim için öldürdüm diyip ceza indirimi alanların önüne geçmek için) ülkemiz ve ülkemiz insanının ihtiyaçlarına göre bir yasa paketi hazırlanmalıdır. kadınıyla erkeğiyle insanın korunması gerekmektedir. türk hukuk sisteminin bariz bir şekilde işlemediği ortada. ne ölüm tehditleri alan kadını koruyabiliyor, ne de mağdur olan erkeği koruyabiliyor. bu nedenle bence çözüm hiçbir zaman istanbul sözleşmesi değildi. hiçbir zaman da olmayacak...
daha önceden neden olmasın diye düşünüyordum ama bu gece anlık gelen bi düşünce ile ilişki haricinde de bence evlendiğimiz insan tıpçı olmamalı ki hayata farklı çerçevelerden bakmayı bi yaşam tarzı haline getirebilelim. farklı şeyler paylaşıp, birbirimize daha farklı şeyler katabilelim. zaten doktorlar olarak çok sıkıntılı, bunalım dolu bir mesleki hayatımız olacak. bari yüzümüz bu konuda gülsün
Memleket sınırları içerisinde istemsiz oluyo kdkfkfkd. Sanki anlatmak istediğin şeyi sadece buranın ağzıyla konuşunca verebilirsin gibi bi duygu geliyor. :)
Edit: duygu değil de düşünce diyelim
Edit: duygu değil de düşünce diyelim
az önce gezinirken denk geldim gerçekten istenilen bir şeyi aslında istemiyor veya ilgilenmiyor gibi davranmak anlamına gelen kelime. bazı insanları direkt bu kelime ile tanımlayabilirim. :|
yazarlarımızın auranın ne olduğu hakkında bilgisi var mı? tek ben mi cahilim :)
bu çiçeğin karınca ürettiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam
Öncelikle bu hastalığa varicella zoster virüsü sebep oluyor zaten birçoğumuz biliyordur. Erken yaşlarda su çiçeğine, geç yaşlarda da zona hastalığına sebep oluyor. Bu hastalığın belirgin özelliği 60 ve daha üstü yaşlarda kendini göstermesi. Gariptir ki ben bu hastalığı 14 yaşımda falan geçirdim. Su çiçeği geçirdikten sonra virüs omuriliğinizin bir tarafında kalıyor. Özellikle trigeminal ya da dorsal kök gangliyonlarında. İlerleyen yaşlarda vücudun sadece belirli bir tarafında olmak üzere içi su dolu kesecekler şeklinde yaralara, deride beyazlıklara, deride döküntüye sebep oluyor. Yanık gibi bir görüntü olmasından dolayı halk arasında bu hastalığa gece yanığı da deniyor. Ve ciddi anlamda çok feci bir ağrısı var. 1 hafta uyuyamadığımı biliyorum. Yaşımdan dolayı kimse zona düşünmediği için de çok geç tanı konmuştu. 60 yaşından büyük hastalara da aşı yoluyla koruma sağlanabiliyormuş. Çevrenizde bu yaş aralığında birisi varsa eğer aklınızda bulunsun, işe yarayabilir :)
çok geçmiş olsun sayın prime. sayenizde küçük bir tekrar da yapmış olduk ayrıca:)
çok teşekkürler sayın elegantmoon, faydası olduysa ne mutlu :)
bence pek mühim eksilemeler yaşanmadı henüz. ben eksinin gerekli olduğuna inanıyorum. gönderi sınırları çerçevesi içinde kalıp adminin müdahele edemeyeceği lakin hoş olmayan entryler de olabilirdi. bu durumda eksilerle tepkimizi belirtirdik ve belki de yazarı da düzeltmiş olurduk. sayın ruhsuz'un da neden eksilendiğini anlamadım eksileyenlere de saygı duyuyorum ama pek eksilik bir şey yok.
arkadaşlar spotify'da focus teması altında bu tarz müzikler paylaşılıyor biliyorsunuzdur belki. ben de sözlük olarak kendi listemizi oluşturalım istedim aynı şekilde. aramızda en az çalışan kişi bile saatlerce çalışıyor bu açıdan da güzel sonuçlar doğurabilir. aslında sayın @tuzlukaju (bkz: ders çalışırken dinlenen şarkılar) başlığında bunu yapmaya çalışmış ama şarkılar kelimesi tam uyuyor mu bilemedim. genelde sözsüz parçalar oluyor bu kategori altında.
Sea Change - Stephan Moccio
The Eight Day - Akira Kosemura
Reveries - Ava Cerasoli
Aurora - Lisa Chong
Ben sevdiğim birkaç parçayı bıraktım buraya :)
Sea Change - Stephan Moccio
The Eight Day - Akira Kosemura
Reveries - Ava Cerasoli
Aurora - Lisa Chong
Ben sevdiğim birkaç parçayı bıraktım buraya :)
online dönemde yapılmış en saçma şeylerden biridir. mantıken pratikte bir eğitim almazken sınavına girmek biraz trajikomik. bir görsel 30 saniyede geçer. öğrencilerden zamanı bükmesi beklenir...
benim olumlu bakıyorum, buradaka samimiyetin, saygı ortamının bozulmasından bahsedilmiş. bu ortamın oluşmasını sağlayan şey kurallar ve admin müdaheleleri değil midir? bu durumda admin veya kurallar değişmediği sürece saygı ortamının korunacağını düşünüyorum. samimiyet konusunda ise aynı okulda olmamıza rağmen hiç tanımadığımız insanlarla bu kadar iyi bağ kurabilmişken, başka okulda olup bir tıp öğrencisinin yaşadığı şeyleri yaşayan bir insanla neden kuramayalım? bence bakış açımızı genişletmemiz adına gerekli bi hamle. gütf olarak kabuğumuzdan çıkıp diğer fakültelere de dokunabilmeliyiz diye düşünüyorum.
stresli olup olmadığımı anlayamıyorum bu da bir başa çıkma yöntemi herhalde
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?