confessions

taskebabi

kapalı hesap Yazar

  1. toplam entry 50
  2. takipçi 7
  3. puan 4524

d3 tavsiyesi

schlimazl
tüm pre-kliniklere aynı şeyi söyleyebilirim : gezin,dolaşın.sürekli ders çalışmak diye bir şey yok. gözünüzü korkutmayın en zor komite bile bir gün biter. anlamadıysan bir kere daha oku yine oku yine oku.bol bol zamanınız var. bırakın komiteler korksun sizden. pozitif olun ders zamanı ders,eğlence zamanı eğlence.
1
taskebabi taskebabi
görmek istediğimiz hareketler bunlar :)

keşke başka türlü olsaydı denilen şeyler

mandalinasoydumbasucumakoydum
Okulumuzun bize karşı tavrı. Keşke bi sorun olduğunda krizin büyümesini izlemek yerine geciktirmeden babacan bi tavırla “sakin olun gençler. Hiçbirinizi mağdur etmeyeceğiz. İçiniz ferah olsun.” Gibi açıklamalar yapıp bize değer veren, sahip çıkan ve kendimizi bi parçası gibi hissedeceğimiz bi okul olsaydı. Ama en azından dürüstler diye avunabilirim sanırım. Çünkü bu açıklamayı yapıp üstüne şu anki gibi davranarak da bizi mağdur edebilirlerdi. Kader planına göre şükretmem gereken bi durumdayım yani.

kafa dağıtmalık bir oyun bırak

selektor yapan yildiz
Bu başlık beni 8-10 yaşlarıma ışınladı. Ödevlerimi ihmal eder buralarda oyun oynardım:) hatırladığım bazı oyunları aşağı bırakayım:

1. Avatar Kale savaşı: oyun avatar temalı. Mancınıkla bir şeyler fırlatıp karşı elementi büken tarafın kalesine hasar verip yıkmaya çalışıyorsunuz. O da size fırlatıyor.




2. Garson penguen: iglo gibi bir yerde lokantanız oluyor, müşteri penguenlerin istediğini falan getiriyorsunuz, kazandığınız parayla da lokantaya yeni şeyler alıyorsunuz.




3. Büyüteçle adam yakmaca: düşününce bayağı manyakça bir oyunmuş aslında. Allah'ım neler oynamışız biz :d yüksek bir yerden büyüteç vasıtası ile milleti yandırıyorsunuz. Sıkılırsanız yoldan geçen petrol tankerlerinden biri ile final yapma imkanı oluyor.




4. Elektrik adam: kuzenimle "sen yönlendir ben hareketleri yapacam" diyerekten oynadığımız dövüş oyunu. Aklıma gelmişken bari oynayıp mazi yapayım:)


kurak günler

water
son yılların en iyi türk filmi. zamanla efsane filmler arasına gireceğinden de eminim
filmin gerçekçiliği rahatsız edici boyutta. izlerken kudurdum resmen. "e ben bu olayları bi yerden tanıyorum, çok yakınımda bi yerden" hissi insanı daha da üzüyor
kurgusu ayrıca güzel, film boyunca bir an bile sıkılmadım, inişleri çıkışları nası ayarlamışlarsa 130 dakikanın geçişini hiç hissetmedim, filmin zamanında yaşadım o anlarda

yeni hastane binası

deli dumrul
Önceki entrymin üzerinden tam olarak bir yıl geçmiş, ne gelişmeler olmuş diye yine kısa bir araştırma yaptım bulduklarımı şöyle bırakayım

Öncelikle somut niceliklere bakalım. Vinç vardı o söküldü :) çevresindeki dağınıklık da hafif giderildi gibi. Barınakta gece hala nöbet tutan birisi var.

bir yıl içerisinde neler gerçekleşti diye internette araştırdığımda iki tane veri bulabildim. Birisi yapı denetim dairesi tarafından stratejik planda geçen binanın varlığına dair bir veri: (varlığına dair diyorum çünkü eski entrydeki link üniversite sitesinde patlamış, yani gazi üniversitesi acil ve onkoloji hastanesi diye bir binanın varlığı üniversiteye göre şu an yok)



Bu veride 2021 yılında yapı denetimin bütçe&ödenek ve yaptığı harcama gözüküyor. Sağlık kısmında acil ve onkoloji hastanesi ikmal ve inşaat adı altında ayrılan ödenekten hiç para harcanmamış. Ki biz inşaatta taşın oynamadığını zaten yaşayarak gördük. Diğer hastane onarım projesinin ne olduğunu ben de bilmiyorum ama ona da yüklü bir ödenek ayrılmış (belki binanın dış cephesine tadilat düşünülüyordur -bir umuttur yaşamak-)

Ben de baktım ortada bütçe var ve birinci kısım ikmal, ikinci kısım inşaat deniliyorsa böyle bir düşünce var demek. Yani bina atıl halde bırakılmayacak. bunun için ihaleye çıkmak gerekir. Biraz sitelerde dolandım.. evet güzel haber ki ihaleye çıkılmış ve sonuçlanmış :)



Hizmet işi altında çıkılan ihale. Hizmet işi; getir&götür işleri, çevre düzenlemesi, belgede belirtildiği gibi ne var ne yok, burada nasıl bir süreç izlenmeli tarzı bir düşünce. Tahmini maliyet ve ihaleyi kazanan şirketin ne tür bir şirket olduğuna bakılınca da öyle bir yaklaşımla ihaleye çıkıldığı belli oluyor.

Lakin belgedeki Tarihler için zaman bitmiş gözüküyor. Bunun için de birkaç tahminim var:
1) şirket sözleşmeyi feshetti
2) ekonomik vb. sıkıntılar yüzünden sözleşme geçerli ama süreç yavaş ilerliyor
3) belirtilen tarihte süreç tamamlandı ve üniversite yakın zamanda yeni bir farklı ihaleye çıkacak

Araştırmalarımdan emin olduğum tek şey, üniversite tarafından böyle bir binanın bitirilmesi gerektiği bilinci var ve bu süreç çok yavaş da olsa ilerliyor

içini dök

privileged of medic
Başta ailem olmak üzere eve geldiğimden beri çevremdeki çoğu insan bana değiştiğimi söylüyor.aynı kalmamalı kişi değişmeli elbet.yaşadıklarından kendine katmalı kimi zamansa yaşadıkları kendinden bir şeyler almalı.böyle olmalı ki yaşamanın da bir anlamı olsun.Öylesine geçip giden günlerden ibaret ve anlamsız olmasın hayat diye düşünürdüm ben.Ama bu kötü bir şeymiş gibi sanki kötü bir şekilde değişmişim gibi beni incitecek üsluplarla söylediler sürekli.Öyle olunca ben de kendimi sorgulamaya başladım.Değişen ne onu bulmak istedim.neyin değiştiğini sorduğumda bana eskiden bizimle daha çok konuşurdun daha çok gülerdin daha heyecanlı olurdun daha çok koşuştururdun diye cevap verdiler.bilmiyorum sayın yazarlar ben hep içime kapalı olandım hep kendimi sadece kendimle konuşan,kimselerle içini paylaşmayandım.ben hep yalnız olan yalnız kalmak için zaman kollayandım.ben hep insanlarla az konuşan ama kendi içinde susmak bilmeyendim.ben hep daha çok sevdiklerim mutlu olsun diye gülen sevdiklerinin olmadığı yerde küçük bir tebessüm bile etmeden öylece durandım.ama bu yıl galiba bir şeyler oldu.belki artık gücüm tüm bu dediklerime yetmedi.kendi içimde o kadar boğuldum ki dışarıdakilere istediklerini veremedim.Belki artık sevdiklerim için değil biraz da kendim için yaşamayı öğrendim.kendime öncelik vermeyi seçtim.belki de hayatın aldıkları kattıklarından fazlaydı. Bilmiyorum. Ne oldu ne bitti bilmiyorum.Nasıl oldu da insanları hayal kırıklığına uğrattım bilmiyorum.onlar bana nedenini sormadan sadece sonucu yargılamakla meşgul oldukları için hayal kırıklıklarına üzülmem gerekir mi onu da bilmiyorum.ama bir şeyi çok iyi biliyorum.bu yıl “ilk defa”yaşadığım çok şey oldu.ilk kez;içten kahkaha attım,kendimi durduramayıp bitap düşene kadar ağladım,yeni duygularla tanıştım ve sonuna kadar onları hissettim,bir şeyleri başardım,doğru seçimler yaptım,yanlış insanlara güvendim,yeni bilgiler öğrendim,kendimi kendim toparladım,birilerine kendimi açtım içimi paylaştım.tüm bunlardan ruhuma bir şeyler katmasam,hep aynı kişi olsam daha mı iyi olurdu ki sayın yazarlar? Eğer aynı ben olsam,bu ilkler gerçekleşmese ya da gerçekleşenlerden ruhuma yeni şeyler işlenmese daha mı mutlu edecektim onları? Tüm bu ilklerden,yaşanmışlıklardan yoksun gülüşüm daha mı anlamlı olurdu onlar için? Susup içime attıklarım sayesinde yazdıklarım yerine amaçsızca konuşsam daha mı benimserlerdi beni?
Bilmiyorum. Ama sadece mutlulukları değil, hüznümü de gözyaşlarımı da seviyorum.ilk kez yaşadığım,bana yenilikler katan her şeyi seviyorum.beni ben yapan her zerreme çok şükür.yani kendime kattıklarımla bir “ben” oluşturamayacaksam ne anlamı var ki yaşamanın ? Ya da başkaları için kendimi zorladığım ruhsuz bir benle anlamı olur mu yaşamanın ?
2
selektor yapan yildiz selektor yapan yildiz
Cansız bir varlık düşünelim, örneğin bu bir masa olsun. Masayı yüz sene de bıraksak aynı masa olarak kalacaktır. İyi mi kötü mü olacağı bilinmez ancak kaçınılmaz olan bir olgu vardır ki canlı olan bir varlık ise mutlaka değişecektir. Değişim konusunda da çevremizdeki insanlar bazen buz dağının alt kısmını görmeyebiliyor; yani değişimi görüyor ama bunun nasıl olduğunu, niye olduğunu göremeyebiliyor. Bu durumu da biraz kabullenmek lazım diye düşünüyorum.
privileged of medic privileged of medic
Haklısınız sayın yazar. Bilmiyorum belki kendileri için de mutlak olan bu kavramı biraz daha az yargılasalar kabullenmek daha kolay olurdu. Ama zaten bir yerde dediklerini kabullenmek zorunda kalıyorum.önemli olan,kendimde olup dışa yansıyan değişimin sonuçlarını ve sebeplerini bilmek galiba.

ankarada kar yağıyor

daenerys targaryen
Hava durumu artık yalan söylemeyi acilen bırakmalı. yağmayacaksa eğer kar tanesi simgesi koymayın kardeşim niye ümitlendiriyorsunuz :/
3
ruhsuz ruhsuz
Ankaranın neresinde olduğunuzu bilmiyorum ama yüksek semtler bugün hafif karla uyandı:)
ileleualatyr ileleualatyr
Harbiden ya, üzüyorlar beni :(
daenerys targaryen daenerys targaryen
ankaranın hangi semtinde olduğumu ben de tam olarak bilmiyorum ruhsuz (kesişim kümesinde yer alıyor her ikisinde de olabilirim) lakin hava durumunun beni kandırması kabul edilemez :(

unutkanlık

ruhdoc
B12 problemleri 😬
10
mandalinasoydumbasucumakoydum mandalinasoydumbasucumakoydum
İronik ;)
mandalinasoydumbasucumakoydum mandalinasoydumbasucumakoydum
İronik ;)
lavinia lavinia
Güzel entry
leavesfromthevine leavesfromthevine
Muazzam...
ruhdoc ruhdoc
Neeee
İki defa peş peşe mi atmışım 😱😱😱
ruhdoc ruhdoc
Umarım sözlük beni trollüyordur 😱😱
mandalinasoydumbasucumakoydum mandalinasoydumbasucumakoydum
Ben unutkanlık başlığına uygun olsun diye o şekilde attınız sanmıştım hdkdndkf ama olsun güzel denk gelmiş
lavinia lavinia
Ben de dhshsjs
ruhdoc ruhdoc
Çaktırmayın 👀şşşt🤫
ruhdoc ruhdoc
Ama kendimden de şüphelenmedim değil 👀

içini dök

sokratesla
İnsanlar ne kadar güzel hayatlar yaşadıklarının farkında değiller. Hastanedeki taburcu olan hasta sağlığın, sınavdan çıkmış bir genç zamanın, dava kazanmış bir avukat başarının farkında değil. Her yanında açgözlülük, ekonomik kaygı, can güvenliği, terör gibi sıkıntıların konuşulduğu bu ülkede hayat durmuş gibi. İnsanlar sadece her gün bir yerlerde bulunuyorlar, yiyorlar, içiyorlar ve uyuyorlar ama yaşamıyorlar. Herkes birbirlerinin kötülüğünü düşünürken her zaman kendi çıkarı için çalışıyor. Geleceği düşünen yok, geçmişten ders alan yok. Bundan sonraki yüzyılın ve gelecek nesillerin düzgün olması beklemek gülünç bir düşünceden başka bir şey değil. Hayatta en büyük kötülüklerin kaynağı olan “yaşanmamış hayatlar” herkesin üzerine çökmüş durumda. Bilgilerin bu kadar ulaşılabilir olduğu bu çağda ne bir vizyon mevcut, ne bir hedef veya yaşam amacı. Kolektif bir kimlik karmaşası yaşayan bu insanların arasında mutlu ve bağımsız bir hayat yaşamaya çalışıyoruz, heyhat!

yeni tus düzenlemesi

privileged of medic
Şiddet oldu susturdular, maaşlar azaldı yine sustular. Ülkenin en Zeki en çalışkan kitlesi olarak artık örgütlenmemizin vakti gelmedi mi sizce de ? Daha ne kadar susacağız ?her gün tıp öğrencilerinin intihar haberlerini alır olduk. Her açıdan yeterince zor bir bölümdeyiz zaten her okulun sistemi farklı hocaları farklı. Bir de farklı olan düzen için mi hayatımızdan ödün verip daha da mental sağlığımızı kaybedelim? Yeter artık bir olmamızın zamanı geldi geçiyor. Sayın yazarlar artık susmayalım susturulmayalım.zaten susmadıysak artık daha yüksek haykıralım sesimizi duyuralım.

kabus

wenatrordet
lise sonda 6 ay boyunca aynı kabusu gördüm. her gece değil tabi ama tüm süreç bir 6 ayı buldu. o zamanki en yakın arkadaşım ve sevgilimin ihaneti sonucu her gece rüyamda birisine bana bunu neden yaptın diye soruyordum. hep bi neden arayışındaydım böyle mana veremiyordum çünkü. onlara patlayıp rahatladığımda bir anda kesildi kabuslar.
3
taskebabi taskebabi
aynı durumu üst üste 2 kere yaşadım hissettiklerinizi anlayabiliyorum sayın wenatrordet
wenatrordet wenatrordet
ay daha yeni görüyorum ben bu yorumu sayın taskebabı ve çok üzgünüm.. keşke yaşanmasaydı da diyemiyorum illaki bi yararı olmuştur bize, o insanları tanımamızı sağlamıştır, daha fazla onlarla zaman kaybetmememizi sağlamıştır bu durum. tecrübe olmuştur falan.. bir daha yaşanmamasını ve üzülmememizi umuyorum :')
taskebabi taskebabi
çok teşekkürler. Klişe ama gerçekten de öldürmeyen şey güçlendiriyormuş.

son günlerdeki ruh haliniz

privileged of medic
Paramparçayım tabiri caizse. Elimdeki,bedenimdeki,ruhumdaki,beynimdeki,zihnimdeki,kalbimdeki kısaca her zerremdeki hayal kırıklıklarımla baş etmeye çalışıyorum.Birbiri ardına kurduğum düşlerimin yine aynı hızla yıkılışına şahit olmak beni çok yoruyor.Hiçkimseye anlatamadığım kırıklıklarımla nefessiz kalıyorum.Elimden tutup beni bu kuyudan çıkaracak kimsem yok.Çünkü beni bizzat bu kuyuya itenler varken yeni birilerine güvenemiyorum.Paramparçayım işte sayın yazarlar kendimi toplayacak gücüm ya da isteğim de yok.Sanki kendimi o kuyunun dibine gömmeye yeminli gibiyim.Hâlâ düşlerde yaşamaya inatçı,yerle bir olmaya kararlı gibiyim. Oysa insan düşleri öldüğü gün ölürmüş.Zaten her nefeste kalbime batan kırıklıklarla yaşamak da ölüm sayılmaz mı ?

para verdiğiniz en saçma şey

qwerty
öncelikle bence değil, çevremdeki birkaç kişi dışında herkesin saçma bulduğu hobim. antika ve efemera koleksiyonculuğu. piyasadaki 1₺ nominal değerli bazı hatıra madeni paralara 2₺ veriyorum salaksın diyorlar, 1960 yılbaşı piyango bileti alıyorum paranı çöpe atıyorsun diyorlar, 1920 yılında hayatın içinden rastgele bir fatura alıyorum kağıt parçasına 5₺ verdin diyorlar, 1940 ankara erkek lisesinden bir öğrencinin karnesini alıyorum yine saçma diyorlar. siz saçmasınız ulan.
3
ileleualatyr ileleualatyr
Müthiş bir koleksiyon olduğuna eminim :)
qwerty qwerty
teşekkürler😟 bence de müthiş bir koleksiyon
ruhdoc ruhdoc
Sizin keyfiniz size ait :) sallayın diğerlerini :) ve ilginç bir koleksiyon olduğunu düşünüyorum :)
Farklı olmak iyidir :)

mental sıkıntılar

elegantmoon
22 olmak üzereyim sayın sözlük, bu yaşıma kadar birçok sıkıntı çektim ama hiçbir zaman şu anki halimde olmamıştım. hayatımda bir sıkıntı olmamasına rağmen bu denli ruhsuz hissediyor oluşum durumu daha da vahim yapıyor, kendimi daha da suçlar vaziyette buluyorum kendimi. mental sağlığımı bir nebze kaybettiğimi ve hayatın renklerinin eskisi kadar parlak gelmediğini hissediyorum. eski yazılarımı okudum, şu an yazamam onları. hissiyatım yok olmuş gibi sanki. yaşıtlarımın mental sorunlarını çok dinledim, dolayısıyla bu hislerin sahibinin tek olmadığını biliyorum. sanırım insanın bu durumda olduğunu kabul etmesi zor, dolayısıyla itiraf kısmından açtım bu başlığı. umarım herkes iyidir sayın yazarlar:)
4
armut armut
Üzülerek söylüyorum ki ben de hiç iyi değilim
elegantmoon elegantmoon
bir terapi lazım gibi
armut armut
Gütf terapi topluluğu ne zaman hizmete girer acaba?
elegantmoon elegantmoon
Bence durum ciddiyse eğer azıcık profesyonellerin kapısını çalmalıyız gibi sayın armut:)

iki şehrin hikayesi

armut
Kitap okumayı çok sevdiğim, ancak yoğun çalıştığım bir dönemde başlayıp yarım bıraktığım bir Charles Dickens kitabı. Kitabı ilk kez kütüphanede görmüştüm. İlk sayfasını okuduğum an ise adeta büyülenmiştim. Belki de bazılarına basit bir tasvir gibi gelen, tekerleme edasıyla giden ancak aklımda hala yeri bulunan çok güzel bir ilk sayfaydı.

zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; hem akıl çağıydı hem aptallık; hem inanç devriydi hem de kuşku; aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi; hem umut baharı hem umutsuzluk kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana…
(bkz: #14905)

Zamanların en iyisiydi(tıp kazandığımız yaz)
Zamanların en kötüsüydü(tıp okuduğumuz 6 sene)

Edit: paris ve londra

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol