sessize alınmak

ruhsuz
Instagram'da birçok kişiyi sessize aldıktan ve sessize alındığımı düşündükten/fark ettikten sonra şunu söyledim kendime:

Biri için var olmak demek,kişilerarası alanında yer alabilmek demektir.birini sessize aldıktan sonra ona bir daha herhangi bir şekilde ilişmiyorsanız sizin için artık yoktur.takipten çıkmaya,engellemeye gerek olduğunu düşünmüyorum.orada yazan fazladan bir rakam anlamsız.
Çünkü zaten kişilerarası alanımda var olamayan biri aslında benim için yoktur.
Erişemediğin insan aslında yoktur.

uzun zamandır kimseyi engellemiyorum.
Engellediğimde numarası telefonumda bir şekilde kayıtlı oluyor.
Bana zaten bir daha ulaşamayacak bir insanı her şeyiyle silmek daha mantıklı.

okurken beni farklı hissettiren kitaplar

karedeki kedi
Bu hissi iliklerime kadar yasadığım iki kitap oldu: Puslu Kıtalar Atlası ve Âmak-ı Hayal. Puslu Kıtalar Atlası'nı geçen sene okuma fırsatı elde etmiştim. Liseden beri duyduğum kitabı okuma fırsatına biraz geç erişsem de sonu güzel oldu. Keşke hafızam tekrar tekrar silinse ve ben tekrar tekrar o kitabı okusam. Beni etkileyen tam olarak neydi kestiremiyorum. Ama beni içine çektiği kesin. Kitaptaki olayların birbirine bağlanışı da beni oldukça etkilemişti. Ayrıca kitabın başlangıcında yer alan Latince şiir de hoşuma gitmedi değil. Mükemmel bir kurgu! Osmanlı zamanında geçen fantastik bir tarihi roman! Ihımmm, gelelim ikinci kitaba. Âmak-ı Hayal'i de bu sene okudum. Olgunlaştığımı, kendi benliğimi bulmaya çalıştığımı hissettiğim sıralarda okumam güzel bir tevafuk oldu. Kitaptaki ana karakterimiz de kendi yolunu bulmaya çalışan Raci karakteri. Raci'nin kendi yolunu bulmaya çalışırken edindiği dersler beni Raci ile birlikte düşünmeye sevk ettirdi. Kitabın edebi diline ise bayıldım. Her cümle özenle yazılmış. Her bir cümle üzerine düşünülüp konuşulabilir. Biraz abartmış olabilirim ama çoğu cümlesi böyle efenim. O zaman bu kadar övdüğüm kitaplardan birer alıntı da bırakayım sizlere.
“Oysa benim sana, düşlerimden başka verebilecek bir şeyim yoktu.” Puslu Kıtalar Atlası
"Mükemmel konaklarda rahat ve saadet içinde oturup da sefil çoğunluk hakkında mersiyeler yazmak bu sayede mevki tutmak sefillerle iğrenç bir alaydır." Âmak-ı Hayal

soğukla birlikte gelen ev hasreti

karedeki kedi
Soğukta yapmaktan hoşlandığım şeyleri düşününce kalbime çöken hüznün getirdiği hasret. Evde olsam mesela bir demlik çay demlerim. Sıcak sıcak ve limonlu, ince belli bardakta, beni gerçekten ve karşılıksız sevdiğinden emin olduğum insanlarla yani ailemle içeceğim bir çay. Arada tatlı atışmalar atılır ortaya. Kalın yünlü çoraplarımı giyerim ve yumuşacık halımıza ayak basarım. Pencerenin önünden aldığım karları kardeşimin sırtına koyarım gizlice. O soğuktan zıplarken ben basıveririm kahkahamı. Gece uyumadan önce bir meyve faslı yaparız. Portakal, mandalina veya ayva. Çok severim üçünü de. Abim üşenir soymaya mandalinaları ve bana soydurur. Düşününce şu an orada olsam severek soyarım o mandalinaları. Hava soğuktur, dışarıda kar tipi fırtına vardır belki ama kalbim sıcacıktır. O zaman daha da çok severim soğuğu. Ama şimdi uzakta olunca evden, beni gerçekten sevip sevmediğinden emin olmadığım insanlarlayken soğuk hiç olmadığı kadar acımasız gelir bana. Böylesine soğuk havalarda içinizi sıcacık yapacak dostlar edinmeniz dileğiyle... Sevgiyle kalın!

aniden çöken soğuk

gri
Rusya'dan bıkarak "ben bu çileye daha fazla katlanamam" diyen soğuk hava dalgası, güneylere göç etmeye karar vermiş ve yol üzerinde ani bir kararla ülkemize çökmüştür

soğuk havada açık hava sineması

karedeki kedi
Bir hafta öncesinde, havalar da henüz soğumamışken yapılan plan üzerine böyle bir deneyimi de tatmış oldum. Açık hava sineması olayını da ilk defa deneyimleyen biri olarak bu fikre bayıldım. Kapalı sinema salonlarından çok daha eğlenceli. Tercih ettiğimiz film de güzel olunca soğuğa rağmen eğlenceli saatler geçirdim. Aradan sonra içtiğim çay beni bir süre daha idare etti. Ama benden size tavsiye dostlar: Eger açık hava sinemasına gidiyorsanız ve hava da soğuksa yanınıza battaniye almayı ihmal etmeyin. Hatta bir termos dolusu kahve de götürün. Acemiliğimden dolayı ben bir hayli üşüdüm çünkü! Ha tercih ettiğimiz film olan Dune'dan bahsetmeden geçemeyeceğim. Önce kitabını okumayı düşünsem de film fırsatı çıkınca geri tepemedim ve gittim. İyi ki de gitmişim! Çok güzel bir bilim-kurgu filmiydi! Filmi böyle güzelse kitabı kim bilir nasıldır? :)

cafe lizbon vs fiero

selektor yapan yildiz
Tus'a yakın zamanlar okula çalışmaya gelip lizbondaki taze portakal suyu ve simit ile güne başlardım. Maaş almayı da bıraktığım için para bayağı azalmıştı o aralar:) neyse efendim her ne kadar f/p cafesi olmasa da oyum lizbona.

cafe lizbon vs fiero

ruhsuz
Fiero'nun yerinde artık hacıismailoğlu var.
Fiyat performans olarak hacıismailoğlu kesinlikle daha önde.sürümden kazanıyor(her anlamda hahaha)ürünleri taptaze.
Lizbon uzun süreli oturumlar için ideal.
Americano+çikolatalı muffin+sonsuz muhabbet akıtacağınız bir arkadaş,hastanedeyseniz=lizbon da saatler geçirmek.

Hangisinin americano'su daha iyi hala karar veremedim,karar verirsem editlerim. :)

Tanım:iki farklı kulvarın kıyası başlıklarından yalnızca biri.

okulun en sevdiğim yeri

karedeki kedi
Cezvesizzz! Sabah erkenden gidip akşama kadar orada oturabilirim. Yeni dekorasyonu sayesinde daha da güzel oldu. Çok erken kapanıyor ama. Keşke daha geç kapansa. Arada Kare'nin birbirinden efsane kedileri geliyor ve onları sevme fırsatı da elde ediyorsunuz. Cezvesiz'e gidince içmeyi en çok sevdiğim içecek ise Cappuccino! Kurabiyelerinden yemenizi de tavsiye ederim. İyi gecelerrrr! :))
2

bahçelideki atatürk köşesi

gri
Bahçeli taksi'nin hemen yanındaki inşaası yarım kalmış binadadır. 3. caddede bulunur. Ben nereden bulacağım orayı derseniz 2. caddeye gittiğiniz bir gün celt irish pubdan sağa yukarı doğru yokuşu tırmanabilirsiniz, 3 dakika sonra hemen solunuzda kalacaktır

joker ikili delilik

karedeki kedi
Birincisini çok severek izlemiştim. Her bir sahnesi beni çok etkilemişti. Bu yüzden ikincisinin çıkmasını heyecanla bekledim. Lady Gaga'nın da filmde olacağını düşünerek güzel olacağını umdum. Sınav da bitince gitmeye karar verdim. Etraftan güzel olmadığına dair çok fazla şey duydum. Zaten puanı da pek yüksek değildi ama yine de ümidim kesilmedi. Sonunda bugün gidince söylenenlerin gayet doğru olduğunun farkına vardım. Bu tür için müzikal konsepti pek beğenemedim. Açıkçası filmin türünün ne olduğunu da anlayamadım. Google'da yazdığı gibi gerilim kesinlikle değildi. 2 saat boyunca hiçbir yere varamayan mahkeme sahnelerinden ibaretti. Gitmeyi düşünenler varsa gitmesinler. O parayla ve zamanla çok daha kaliteli vakit geçirilir. Ben ettim siz etmeyin dostlar! :((

anne

ruhsuz
Toplu hikayeler isimli oyunu izleyin,kavram hakkında yeniden konuşalım.

'Varlığının dünyaya bedel olduğu yegâne iki insandan biri.'

sanat sanat için midirsanat toplum için midir

ruhsuz
Bugün sanat eseri dediğimiz neredeyse hiçbir şey birey için değildi.
Sistin şapeli'ndeki eserler kimsenin sikinin keyfi öyle istediği için yapılmadı.
Kilisenin ve Hristiyanlığın ne kadar da görkemli olduğunu anlatmak için üretilen işleri bugün ayıla bayıla izliyoruz ama işin aslı hiç de öyle değil.
Para karşılığinda fresk çiziyorlardı.
Aynen knk,halk bilinçlensin diye. :)

Sanat günümüzde doğal olarak evriliyor,olması gerektiği gibi.
Şu anda bile tamamen krem tabakaya hitap eden işler var.
Bunun yanında düzenli olarak ziyaret edebildiğimiz işler,sergiler de var.

Dünyaya anlam yükleme çabası insanoğlunun yegane özelliği olduğundandır ki sanat önce birey,sonra doğal olarak toplum içindir.

Art terapi beni hayata yeniden bağlayan şey.
Yani Sanat kimse için değil,benim için.
Konu kapanmıştır.

stajyer doktor

gri
Stajyerlikte beni şaşırtan bir başka şey de hastaların gerçek birer vaka oluşudur.

Mesela ders çalışırken örnek vakada yazıyor ki "65 yaş kadın hasta, 7 yıldır nsaid kullanıyor."
Böyle yazınca sanki çok sofistike bi olay gibi geliyo

servise bi gidiyosun senden benden bi teyze sinirli sinirli bakıyo, kullandığı ilaçların adını bilmiyo, soru soruyosun "ne bileyim ben" diyo. Sen orda mide ülserini, mezenter iskemisini düşünüyorsun, kafanda arka planda bi sürü olasılık hesaplıyosun, hastanın kendinden haberi yok

Yani demek istiyorum ki vakaya çalışmak up to dateten makale okumak gibi "vay anasını neymis ya bu tıp" dedirtirken hastayla konuşmak googledan "migdede ciban. Cikmasinedir" diye aratmak gibi hissettiriyor
5

kadın cinayetleri

darklife
Toplumun ahlaki çöküşünün bariz örneklerinden. Kimse iyimser olmasın ahlaki çöküş kolay düzelecek bir şey değildir öyle ki tarih öylesi nesillerin ızdıraplarıyla doludur..
Bu öyle bir şey ki nesillerin kendini imhası anlamı taşır.
Ama şunu da bilmekte fayda var kimse bu tür olayların sebebine eğilmiyor, işin kötüsü bağırıp çağırıp sebeplerin önde savunucusu olmak takdire şayan (!) bir düşünce...

rezalet çıkarasım var

karedeki kedi
Uzun zamandır Manga dinleyen biri olarak, kardeşimden bu sene öğrendiğim bir Manga şarkısı. Sınavın az kaldığı şu sıralar çıkmış çözerken dinlemek bayağı iyi gidiyor. ÇS'de çalışırken dinlenmesi önerilen şarkılardan. Bir anda sandalyemden kalkıp şarkıyı söyleyesim geliyor. Tüm GÜTF Sözlük yazarlarına önerimdir. :)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol