ya gerçekten buradan sana sesleniyorum. hatta size. biliyorum asla duymayacak göremeyeceksiniz. ama bari burada size seslenip içimi dökeyim. beni öyle yıpratıyorsunuz ki beni öyle üzüyorsunuz ki! ben hayatımda sizin kadar bencil ve dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan insanlar görmedim. bırakın mutlu olduğum şeyi yaparken bari beni rahatsiz etmeyin. bırakın yaptığım iş benim olsun. ben bıraktım artık sizden ümit etmeyi. sevgim var hala onu da azaltacağım. öylesine sinir ediyor öylesine üzüyorsunuz ki beni! ben hayatımdaki tüm kötülüklere rağmen size hüznümü zorluklarımi yansitmazken sizin yaşadığınız her olayın bana yansıması ne demektir. her şeyimden fedakarlik yapiyorken sizin fedakarlik adi altında tamamen bencillik yapmanız. sizi terk etmek ama sevdiğim işi terk etmek istemiyorum. nolur zorlaştırmayın artık. ilkokul düzeyindeki iletişim seviyenizi azıcık geliştirir ve azıcık çaba gosterirseniz inanin hayat hepimize kolaylaşacak!!!
içini dök
ruh halim birkaç aydır "çok yorgunum beni bekleme kaptan" kıvamında. e napalım seyir defterini de başkası yazsın.
Yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum sayın yazarlar.istemeden başka şeyler ifade etmekten,başkalarının zihnine yanlış şekilde işlemekten çok korkuyorum.ben düşüncelerini bana yakın hissettiklerimi tanımak istiyorum sadece.insanların ruhunu keşfetmek istiyorum.onların ruhunda var olmak,düşüncelerinden bazılarını kendime katmak istiyorum.gözlerini okumakla kalmayıp karmaşık zihinlerini de okumak,fikirlerini incelemek istiyorum.benden korkup kaçmalarını değil benimle konuşup anlaşmalarını bekliyorum.
Ama öyle bir çağdayız ki her şeyin sonu o malum, herkesin diline düşmüş olan,bambaşka hisleri de kendiymiş gibi gösteren,aslı tek olan ama asla tek kişiye verilmeyen,o nadir bulunan duyguya çıkıyor. Ama ben o duyguyu hiç yaşamamış biriyim, o duygunun cahiliyim . O yüzden tam olarak ne olduğunu,ne hissettirdiğini,denk gelirsem nasıl anlayacağımı bile bilmiyorum.kaldı ki hissedip,hissettireyim…
demem o ki kaçmayın benden,korkmayın da düşüncelerimden.çünkü ben ne hissettiğini bilen,yüreğine dokunan her duyguya sonuna kadar sahip çıkıp onları savunabilen biriyim. Ne hissedersem onu söyler onu yaşarım.
bana zaman verin olur mu?öylece yargılamayın beni tanıdıkça anlayacaksınız,anlayacağız birbirimizi.sadece zaman istiyorum.zaten dolu olan zihninizi daha da karıştırmak değil amacım. Benim dilimden konuşan düşünceleri keşfetmek,benim gibi dile getirenleri görüp mutlu hissetmek tek amacım…
Ama öyle bir çağdayız ki her şeyin sonu o malum, herkesin diline düşmüş olan,bambaşka hisleri de kendiymiş gibi gösteren,aslı tek olan ama asla tek kişiye verilmeyen,o nadir bulunan duyguya çıkıyor. Ama ben o duyguyu hiç yaşamamış biriyim, o duygunun cahiliyim . O yüzden tam olarak ne olduğunu,ne hissettirdiğini,denk gelirsem nasıl anlayacağımı bile bilmiyorum.kaldı ki hissedip,hissettireyim…
demem o ki kaçmayın benden,korkmayın da düşüncelerimden.çünkü ben ne hissettiğini bilen,yüreğine dokunan her duyguya sonuna kadar sahip çıkıp onları savunabilen biriyim. Ne hissedersem onu söyler onu yaşarım.
bana zaman verin olur mu?öylece yargılamayın beni tanıdıkça anlayacaksınız,anlayacağız birbirimizi.sadece zaman istiyorum.zaten dolu olan zihninizi daha da karıştırmak değil amacım. Benim dilimden konuşan düşünceleri keşfetmek,benim gibi dile getirenleri görüp mutlu hissetmek tek amacım…
Kendimi çok çirkin hissetmeme vesile olan bir şey yapıyorlar ve kimlerin buna dahil olduğunu da olayın benle ilgisini de anlayamıyorum.
Sayın armut çoğu zaman ben de bu hisse kapılıyor, üzülüyorum. İnsanlardan çok kendime bu kötülüğü ben yapıyorum. Gerçekten her insan bana güzel gelirken kendimi bir türlü sevemem :(
Bana öyle bir üslupla yaklaştılar ki kendimi çok değersiz ve çok çirkin hissediyorum şu an için. Güzel miyim değil miyim tekrar değerlendirecek özgüvene sahip olmam için üstünden zaman geçmeli biraz. Hepimiz daima güzel insanlarla karşılaşalım umarım
Umarım. İnsanlar cok kırıcı :(
İnsanlar ne kadar güzel hayatlar yaşadıklarının farkında değiller. Hastanedeki taburcu olan hasta sağlığın, sınavdan çıkmış bir genç zamanın, dava kazanmış bir avukat başarının farkında değil. Her yanında açgözlülük, ekonomik kaygı, can güvenliği, terör gibi sıkıntıların konuşulduğu bu ülkede hayat durmuş gibi. İnsanlar sadece her gün bir yerlerde bulunuyorlar, yiyorlar, içiyorlar ve uyuyorlar ama yaşamıyorlar. Herkes birbirlerinin kötülüğünü düşünürken her zaman kendi çıkarı için çalışıyor. Geleceği düşünen yok, geçmişten ders alan yok. Bundan sonraki yüzyılın ve gelecek nesillerin düzgün olması beklemek gülünç bir düşünceden başka bir şey değil. Hayatta en büyük kötülüklerin kaynağı olan “yaşanmamış hayatlar” herkesin üzerine çökmüş durumda. Bilgilerin bu kadar ulaşılabilir olduğu bu çağda ne bir vizyon mevcut, ne bir hedef veya yaşam amacı. Kolektif bir kimlik karmaşası yaşayan bu insanların arasında mutlu ve bağımsız bir hayat yaşamaya çalışıyoruz, heyhat!
Söz var ya bir tane: "tıpçıya ilham, ders çalışırken gelir."
Ben de Dalmışım bi şeyler okurken:
İnsanın kendi hayatının başrolünde olma durumu var-dı ya, artık yok benim için.
Evrenin umrunda değil insan. O takılıyor kendi halinde, insan sadece ayak uyduruyor.
Evren, insan olmasa da var olmaya devam edecek: Sen olmasan da o elma yere düşecek, ben olmasam da o güneş doğacak.
Lakin insan; zamana esir, çaresiz. . . Parmaklığın ardında, kaçamayacağını anladıkça da yeni yalanlar üretiyor kendine.
Tek gerçek var o da evrenin dokusu: zaman.
Peeh başrolmüş, gülünç. . .
Ben de Dalmışım bi şeyler okurken:
İnsanın kendi hayatının başrolünde olma durumu var-dı ya, artık yok benim için.
Evrenin umrunda değil insan. O takılıyor kendi halinde, insan sadece ayak uyduruyor.
Evren, insan olmasa da var olmaya devam edecek: Sen olmasan da o elma yere düşecek, ben olmasam da o güneş doğacak.
Lakin insan; zamana esir, çaresiz. . . Parmaklığın ardında, kaçamayacağını anladıkça da yeni yalanlar üretiyor kendine.
Tek gerçek var o da evrenin dokusu: zaman.
Peeh başrolmüş, gülünç. . .
kedim kayboldu. ölsem daha iyiydi. yeni yılın ilk gününde hayatımın en değerli ve tek güzel şeyini kaybettim. salı günü sınavım var ama iki gündür ağlamak ve uyumak haricinde hiçbir şey yapamadım. artık gözlerim acır hale geldi, uykum olmasa bile gözlerimi açık tutmak çok zor geliyor. uykum olmasa bile uyumak için kendimi zorluyorum çünkü uyanık olmak istemiyorum, uyuduğumda üzüntümü hissetmiyorum çünkü. uyanıkken düşünmeden duramıyorum, düşünmek de beni çok üzüyor, bunu nasıl aşarım bilmiyorum. her şeyimi kaybetmiş gibi hissediyorum. "her şey iğrenç, hayattan nefret ediyorum ama çok şükür ki kedim var. o da olmasa napardım bilmiyorum." dediğim kedim kayboldu. ona olan sevgimi sabote etmeyecek, sevgimi gösterdiğimde bunu bana karşı kullanmayacak tek varlıktı. yanımda olmadığı için sanki artık hiçbir şeyle başa çıkamayacak gibiyim. elimde bir tek o vardı ve şimdi o da yok. delirecek gibi hissediyorum. başına ne geldiğini bilmemek de beni çıldırtıyor. şimdi nerde, ne yapıyor diye düşünmekten kafayı yiyeceğim. acıkmış mıdır, korkmuş mudur, en önemlisi hayatta mıdır? sağ salim geri dönmesi için o kadar çok şeyden vazgeçerdim ki...
Sizin adınıza o kadar üzüldüm ki sayın clarice starling. Umarım bir an önce kedinizi sağ salim bulursunuz
çok üzüldüm sayın clarice starling:( benimki de çok kaçardı eskiden evden, kendi geldi ama hep. umarım sağ salim gelir sizinki de:(
teşekkür ederim güzel dilekleriniz için
yalnızlık eğer ki zorunluluk değil de seçim ise dünyanın en büyük nimetidir benim için.hani demiş ya dostoyevski İnsana olan saygımı kaybetmemek için insanlardan uzak duruyorum diye benimki de o hesap..yanlış anlamayın ben de melek değilim hani.ama emin olduğum tek bir şey var ince düşünürüm.bir hareketi veya bir sözü söylemeden önce kırk dokurum çünkü bana böyle davranılmasını isterim.bir tanıdık veya arkadaş beni yaralayacak bir söz söylese ,bir ithamda bulunsa mübalağasız kafamda döner durur aylarca.gun içerisinde aklıma gelir tekrara düşer o günüm hiç olur.ama yemin ederim karşımdakine kızmam kendi hayatım üzerinde böyle değersizlere söz hakkı verdiğim ,kontrolü bir nevi paylaştığım için sinirlenirim hem de çok..Kafka der ya hani Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim imzamı atarım..
bu entryi asıl yazma amacım kitaplar.kitap romantizmi ya da fularsız entellik kasmayacağım ama düşüncelerimde hiç olmadığım kadar samimiyim.cemil meriçi anmış olayım ben de insanların kötülüğünden kitaplara sığınanlardanım.suçsuz değilim ama farkındayım her anımın.andan kurtulup başka bir zamana kaçma değil benimkisi.gercek hayatta bir insanın zihnine,hayatına,kararlarına bu kadar yakından tanıklık etmek için ne denli feragatlerde bulunacağımın (manevi hususta) farkında olduğumdan bağlıyım bu dosta.tekrar başladım eski ruh halime ve paslanmış düşünce yapıma tekrar
dönmeye başladığımı hissediyorum.ezeli dost ebedi dert seni seviyorum..
bu entryi asıl yazma amacım kitaplar.kitap romantizmi ya da fularsız entellik kasmayacağım ama düşüncelerimde hiç olmadığım kadar samimiyim.cemil meriçi anmış olayım ben de insanların kötülüğünden kitaplara sığınanlardanım.suçsuz değilim ama farkındayım her anımın.andan kurtulup başka bir zamana kaçma değil benimkisi.gercek hayatta bir insanın zihnine,hayatına,kararlarına bu kadar yakından tanıklık etmek için ne denli feragatlerde bulunacağımın (manevi hususta) farkında olduğumdan bağlıyım bu dosta.tekrar başladım eski ruh halime ve paslanmış düşünce yapıma tekrar
dönmeye başladığımı hissediyorum.ezeli dost ebedi dert seni seviyorum..
Hayırlı uğurlu olsun🚀
Huzursuz bile olsanız düşünmekten,kalitesiz bir ortamda boş muhabbetlere katılmaktan yeğdir.
Sizin adınıza gerçekten çok mutluyum.
Velek ki fularsız entelektüellik kastınız,kime ne ki?;)
Belki de insan ideası ve insanlığa hizmet insanlarla olmaktan daha çok yarıyordur size;)🚀
Huzursuz bile olsanız düşünmekten,kalitesiz bir ortamda boş muhabbetlere katılmaktan yeğdir.
Sizin adınıza gerçekten çok mutluyum.
Velek ki fularsız entelektüellik kastınız,kime ne ki?;)
Belki de insan ideası ve insanlığa hizmet insanlarla olmaktan daha çok yarıyordur size;)🚀
teşekkür ederim sn ruhsuz.dediginiz gibi soyut hali daha güzel sanki.
Eskiden daha az bireyseldim, yani çevremdeki şeylerle daha çok ilgilenirdim. Daha çok kafa yorardım böyle şeylere. Şimdi öyle değil, daha bireysel sorunlarıma odaklandım; cumartesi günü ulucanlar'a gittim, orada dank etti. Eskiden toplumdaki her haksızlığı kafama takardım, n'apıyorum ya bir süredir böyle diye düşündüm. Bu ben değilim ki! Bu bambaşka biri çünkü ben küçük şeylerle ilgilenmezdim, şimdi işim gücüm kendimim. Çok saçma geliyor bu durum. Yani dünya'da benimkinden büyük dertler var ve önce onları çözmeye çalışmamız lazım. Benim de çabalamam lazım.
Kendimizden başka hiçbir şey için ya da hiçkimse için yaşamıyoruz. Hayat bizi sıkça Tek başımıza bırakacak. Kendimizden başka kimsenin bizi kurtaramayacğını bilerek yaşarken kendimize duygudğumuz saygı ve sevgi de artıyor tabi. O zaman anlıyoruz ki biz bir şeyleri değiştirmek istiyorsak öncelikle kendimizle ilgili problem olan her şeyi içimizden atmanın bir yolunu bulmalıyız. Yani dünya değişsin diye önce bizdeki problemler değişmeli. Dünya'daki bütün büyük dertlere rağmen bizce öncelik verilmesi gerekenlerden bir kısmı mutlaka kendi dertlerimiz olmalı. Küçük ya da büyük... Dertin boyutu önemsiz
sebepsiz mutluyum, hayatımda değişen hiçbir şey yok ama sanki biri bana sihir yaptı ve tüm negatifliğimi, hüznümü aldı götürdü. bu güzel bir şey.
bir de herkes uyumuş galiba hem burada hem twitterda. beni ders çalışmak zorunda bıraktığınız için hepinize kırgınım. iyi geceler.
bir de herkes uyumuş galiba hem burada hem twitterda. beni ders çalışmak zorunda bıraktığınız için hepinize kırgınım. iyi geceler.
Burdayız ya ama siz yine de ders çalışın
Ben de burdayım ama siz yine de ders çalışın :)
Aklımı çeldiniz şimdi :(
Kimsem yok, yardım dinleniyorum ama kimse yok.
Konuşmak istiyorum, kelimelerim biriktikçe birikti. Kimsem yok, kimsem yok, kimsem yok, kimsem yok...
Konuşmak istiyorum, kelimelerim biriktikçe birikti. Kimsem yok, kimsem yok, kimsem yok, kimsem yok...
Komiteden sonra buluşalım?
Teşekkür ederim ruhsuz, çok isterim tabi ama dilerim ki bu hissiyatim komite sonuna kadar kalmaz❤️
Umarım kalmaz sevgili laviniacım. Toplanıcaksın,neredeyse eminim❤
Biz de buluşmak için buluşuruz🤪
Biz de buluşmak için buluşuruz🤪
Ben varım ben varım...
Ben davarım sn lavinia.
*de varım
Kendimden nefret ettim bugün teşekkür ederim
Yoruldum
Birine değer verdiğimizde ve ilgimizi gösterdiğimizde neden bu çoğunlukla gösterdiğimizi alamamamızla sonuçlanıyor? Kabul edelim ki karşılıksız yürümüyor bazı şeyler, ilişkiler gibi. Eğer gerekli özveriyi gösteremeyecekseniz, hayatınızdaki insana değersiz hissettirecekseniz boşuna kimsenin vaktini çalmayın. Ne onun ne de kendinizin.
Tartışmak ve kavga etmek benim eski iki dostum. İki zıt görüşü savunan insan, birbirlerine kırgın iki insan, dargın iki insan konuşurken yaralıyorlarsa birbirlerini benim bu eski dostlarım devreye giriyor. Ama ben tartışıp kavga edersem 2-3 gün kendime gelemiyorum. Başımın tam arkasına kan şıçrıyor sanki, sonra karıncalanıyor yüksek tansiyondan ,o ağrı öyle bir sersemletiyor ki o 2-3 gün ruh gibi geziyorum.
O yüzden kızmak ve üzülmek yok, dostlarım ömrümü kısaltıyor gibi hissediyorum.
O yüzden kızmak ve üzülmek yok, dostlarım ömrümü kısaltıyor gibi hissediyorum.
Empati yeteneği'dir, iletişimi yüksek'tir, güler yüzlü'dür falanlar hikaye; doktor dediğin en ene en önce "bilgili" olacak
Aşk karın doyurmaz gibi olmuş sjsjsj
sözlüğe yazmayı bırakmış ve buraya veda etmiştim. ancak su an kendim için yazmıyorum. çok üzgünüm ve çok kırgınım. kırgınlığım ve üzüntüm yüzünden kırdım ve üzdüm. hayat gerçekten yorucu ve çekilmez. ancak çekilebilir kılan birkaç şey var. bu birkaç şey de hayatın tüm kötülüklerini omuzlarına yüklemiş taşıyorlar. hayatımdaki değerli insanlara hak ettikleri değeri veremiyorum. çok üzgünüm. aslında öyle çok seviyorum ki her arkadaşımı. her tanıdığımı, seni... keşke bunu daha çok gösterebilsem. insanlar beni uzaktan tanıdıklarında hep enerjimi ve mutluluğu överler. belli seviyeye kadar da arkaşadlıklarım sadece mutluluk paylaşmak ve mutluluğu göstermek üzerine kuruludur.. ancak o seviye aşıldığında yakındakilerim yaşayamadığım hüznümü sürekli paylaşmak zorunda kalıyorlar. kimseyi buna maruz bırakmak istemiyorum. hüznümü stresimi veya öfkemi onlara yansıtmak onlarla paylaşmak beni üzüyor.birisi bana eskiden daha çok gülüyordun biz tanışmadan önce sanki daha mutluydun dedi ancak gerçek bu değil. mutluluğumu dışarıya dağıttıyorum ve sana mutsuzluğum kalıyor. bunu fark etmek beni kahrediyor. çok üzgünüm ve seni seviyorum
artık hayal kurmadığımı, kuramadığımı fark ettim. hayat bana ne sunarsa onu yaşıyorum, kabulleniyorum gibi geliyor. yorgun hissediyorum istediklerim uğruna savaşmak için. gerçi çok bi isteğim, hayalim de kalmadı. bazen durup düşünüyorum işte, hayal kurmaya çalışıyorum. sonra içimden gelmiyor, ya da istediğim bir şey olmuyor. bırakıyorum öyle. vazgeçiyorum. devam ediyorum yaşamaya.
Ruhi sükuneti beklemenin yorgunluğundan çöktü omuzlarım, büküldü boynum, eğildi başım. Dayanılır gibi değil artık. Hep bir şeyleri beklemek. Mütemadi bir nöbet hali. Bu mutsuzluğun sonu yok mu? Kendime ve hayata dair elzem ve doğru olan şeyleri öğrenince bunlar hayatımda tezahür ettikçe daha iyi huzurlu biri olurum diye düşünüyordum lakin öyle değilmiş Tolstoy'un tabiriyle bilmenin olduğu yerde üzüntü bilgeliğin çok fazla acı varmış. Hayatın mayasında elem varmış. Ben de çabaladıkça kıvamını tutturmuşum. Huzuru bulmak için arayıştaydım. Aradıkça kimi vakit güzergahım değişti kimi vakit tazelendi. Kendi benliğimin hazlarının kölesiyken şimdi çok daha öte bir yerde bir inancı çeşitli erdemleri ilkeleri olan bunu uğruna yaşama cehdinde olan biriyim ama yetmiyor bu. İnsan yaşadıkça daha da fazlasını arzuluyor. İnsan değerli şeyler üzere yoldayken aynı zamanda refik yani yoldaş da istiyor. 'Evvel refik badel tarik.' Önce yoldaş sonra yol demiş kadim insanlar. Bu yolda kendisine var olduğunu duyumsatacak onun en ince hallerini fark edebilecek refiki istiyor. Zira bu kimsesizlik hali vakit geçtikçe katlanılamaz hal alıyor. Birileri ile tanışmak hatta sevmek sevilmek bile yetmiyor bir yerden sonra. 'İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.' demiş 1984'te George Orwell. O kadar haklı ki yaşadığım her bir saniye bu hakikate şahitlik ediyorum. Evet biliyorum yapayalnız yaşayıp ölmek ekser insanın makus elim kaderi. Ama nefes aldıkça vadem dolmadıkça umudum daim. Çünkü Goethe demiş 'Bu dünyada nadiren 2 insan birbirini anlıyor.' Ben o nadirin peşinde koşmaya devam edeceğim durmadan. Temennim o ki var olmaktan öte yaşamış bir şekilde göçerim bu diyardan. Yaşamış, biri tarafından anlaşılmış ve arkasına bir lahza bile bakmadan öbür dünyaya kanat açmış biri...
Anlamıyorsunuz.ya da size bugüne kadar öğretilen sevgi kavramı benim bildiğimden çok farklı.sevgi kavramında Olay değişmek ya da değiştirmek değil. Olay sadece inanmak. Değişmeyin zaten, hiçkimse için değişmeyin. Bugüne kadar yaşadıklarınızla,mutluluklarınızla,mücadele edip kazandıklarınızla ama en çok da çektiğiniz acılarla emek emek işlediğiniz benliğinize kimseyi dokundurtmayın zaten.Bilakis olur da değişirseniz ya da değişmeniz gerektiğini düşündürürlerse onların kabul edip sevgi verdiği siz uzaklara gitmiş olursunuz. Ve sonucunda sizden bunu isteyenler besledikleri sevginin gurbetine düşerler. Yani değişmeniz aslında hem sizin hem de bunu isteyenin mutsuzluğunu getirdiği kısır bir döngüye girer.Ama inanırsanız sevgiye, “doğru” sevgiye;sizi olduğunuz gibi kabul edene,benliğinize saygı duyup benliğinize ayrı sevgi besleyene işte o zaman çok şey değişir. Siz değişmezsiniz ama hayata dair bir şeyler değişir. Ve bunu başaran da o kişiden bağımsız olarak sevginin bizzat kendisi olur.
Bugünlerde elimde kalan,bana güç veren tek şey olan sevgiye inanmayanlar için yazmak istedim.
Bugünlerde elimde kalan,bana güç veren tek şey olan sevgiye inanmayanlar için yazmak istedim.
Ani değişimler hep ürkütücü gelmiştir sayın yazar.
Yeter ki karar verin sayın yazar. Doğru olan sevgi zaten sizi bir anda bulmadığı gibi bir anda da terk etmeyecektir.
Sevgi kavramını pek anlamam ama değişim hakkındaki fikirlerinize katılıyorum sayın yazar. teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim sayın yazar.ürkütücü de gelse içinizden geleni yapmanız dileğiyle :)
Bütten geçemeyeceğim sayın yazarlar. Biliyorum yani geçemeyeceğimi. Yavaş yavaş kabullendim. Bu durum sebebiyle hem bursumu, hem tüm sevdiğim ve aynı grupta olduğum çok değerli arkadaşlarımı kaybedeceğim. Sevgilim olan beyefendi de stajyer oluyor. Hem başarısız hem çulsuz hem de dostlarımsız kalacağım. Bir yandan korkuyorum, bir yandan da en azından önümüzdeki senem kolay geçecek diye seviniyorum. (Çoğu şeyi baya iyi biliyorum çünkü, dönem başında aldığım inanılmaz kötü notlar yüzünden bu hale geldim:)))) duygularım karışık. Hayırlısı olsun.
Değer verdiğim herkese çok fazla anlam yüklüyorum.istiyorum ki kimseler onlara dokunmasın,onları bir an bile üzmesin,onlara zarar vermesin.bazen bu düşüncelerimin şiddeti karşısında hayrete düşüyorum sayın yazarlar.onları inciten,kıran herkese o kadar sinirleniyorum ki normalde en nefret ettiklerime,bana zarar veren hiç kimseye karşı kin ya da kötülük beslemek gibi bir huyum yokken onları kıranlara aynılarının bin katını yapmak hatta bazen onları dünyadan bir şekilde yok etmek istiyorum.biliyorum her duygunun zirvesi tehlikelidir. Biliyorum duyguları ne olursa olsun kontrol edebilmek gerekir. Biliyorum evet ama söz konusu sevdiklerim olunca sanki hiçbir şey düşünemiyorum.doğru olanı değil hissettiğimi yapmak istiyorum.sadece onları düşünüp kendimi umursamadan hareket ediyorum. Bu huyumu sevip sevmediğimi de bilmiyorum.ama bunu törpülemem ya da aşmam gerektiğini biliyorum.çünkü onlara bir şey olduğunda onları düşünüp onlardan daha çok üzülmeme engel olamıyorum…
Olaylara şaşırma refleksim dökülen takvim yapraklarının üzerinde tepindikçe zorlaşıyor
Başta ailem olmak üzere eve geldiğimden beri çevremdeki çoğu insan bana değiştiğimi söylüyor.aynı kalmamalı kişi değişmeli elbet.yaşadıklarından kendine katmalı kimi zamansa yaşadıkları kendinden bir şeyler almalı.böyle olmalı ki yaşamanın da bir anlamı olsun.Öylesine geçip giden günlerden ibaret ve anlamsız olmasın hayat diye düşünürdüm ben.Ama bu kötü bir şeymiş gibi sanki kötü bir şekilde değişmişim gibi beni incitecek üsluplarla söylediler sürekli.Öyle olunca ben de kendimi sorgulamaya başladım.Değişen ne onu bulmak istedim.neyin değiştiğini sorduğumda bana eskiden bizimle daha çok konuşurdun daha çok gülerdin daha heyecanlı olurdun daha çok koşuştururdun diye cevap verdiler.bilmiyorum sayın yazarlar ben hep içime kapalı olandım hep kendimi sadece kendimle konuşan,kimselerle içini paylaşmayandım.ben hep yalnız olan yalnız kalmak için zaman kollayandım.ben hep insanlarla az konuşan ama kendi içinde susmak bilmeyendim.ben hep daha çok sevdiklerim mutlu olsun diye gülen sevdiklerinin olmadığı yerde küçük bir tebessüm bile etmeden öylece durandım.ama bu yıl galiba bir şeyler oldu.belki artık gücüm tüm bu dediklerime yetmedi.kendi içimde o kadar boğuldum ki dışarıdakilere istediklerini veremedim.Belki artık sevdiklerim için değil biraz da kendim için yaşamayı öğrendim.kendime öncelik vermeyi seçtim.belki de hayatın aldıkları kattıklarından fazlaydı. Bilmiyorum. Ne oldu ne bitti bilmiyorum.Nasıl oldu da insanları hayal kırıklığına uğrattım bilmiyorum.onlar bana nedenini sormadan sadece sonucu yargılamakla meşgul oldukları için hayal kırıklıklarına üzülmem gerekir mi onu da bilmiyorum.ama bir şeyi çok iyi biliyorum.bu yıl “ilk defa”yaşadığım çok şey oldu.ilk kez;içten kahkaha attım,kendimi durduramayıp bitap düşene kadar ağladım,yeni duygularla tanıştım ve sonuna kadar onları hissettim,bir şeyleri başardım,doğru seçimler yaptım,yanlış insanlara güvendim,yeni bilgiler öğrendim,kendimi kendim toparladım,birilerine kendimi açtım içimi paylaştım.tüm bunlardan ruhuma bir şeyler katmasam,hep aynı kişi olsam daha mı iyi olurdu ki sayın yazarlar? Eğer aynı ben olsam,bu ilkler gerçekleşmese ya da gerçekleşenlerden ruhuma yeni şeyler işlenmese daha mı mutlu edecektim onları? Tüm bu ilklerden,yaşanmışlıklardan yoksun gülüşüm daha mı anlamlı olurdu onlar için? Susup içime attıklarım sayesinde yazdıklarım yerine amaçsızca konuşsam daha mı benimserlerdi beni?
Bilmiyorum. Ama sadece mutlulukları değil, hüznümü de gözyaşlarımı da seviyorum.ilk kez yaşadığım,bana yenilikler katan her şeyi seviyorum.beni ben yapan her zerreme çok şükür.yani kendime kattıklarımla bir “ben” oluşturamayacaksam ne anlamı var ki yaşamanın ? Ya da başkaları için kendimi zorladığım ruhsuz bir benle anlamı olur mu yaşamanın ?
…
Bilmiyorum. Ama sadece mutlulukları değil, hüznümü de gözyaşlarımı da seviyorum.ilk kez yaşadığım,bana yenilikler katan her şeyi seviyorum.beni ben yapan her zerreme çok şükür.yani kendime kattıklarımla bir “ben” oluşturamayacaksam ne anlamı var ki yaşamanın ? Ya da başkaları için kendimi zorladığım ruhsuz bir benle anlamı olur mu yaşamanın ?
…
Cansız bir varlık düşünelim, örneğin bu bir masa olsun. Masayı yüz sene de bıraksak aynı masa olarak kalacaktır. İyi mi kötü mü olacağı bilinmez ancak kaçınılmaz olan bir olgu vardır ki canlı olan bir varlık ise mutlaka değişecektir. Değişim konusunda da çevremizdeki insanlar bazen buz dağının alt kısmını görmeyebiliyor; yani değişimi görüyor ama bunun nasıl olduğunu, niye olduğunu göremeyebiliyor. Bu durumu da biraz kabullenmek lazım diye düşünüyorum.
Haklısınız sayın yazar. Bilmiyorum belki kendileri için de mutlak olan bu kavramı biraz daha az yargılasalar kabullenmek daha kolay olurdu. Ama zaten bir yerde dediklerini kabullenmek zorunda kalıyorum.önemli olan,kendimde olup dışa yansıyan değişimin sonuçlarını ve sebeplerini bilmek galiba.
Buraya Çok şey yazmak isterdim ama hiçbir şey yazamam.
mutluluk diye bir şey yok kendimden biliyorum. Farklı sekanslara bölünmüş bir zaman çizelgem var. Ve bu çizelgeye attığım her çentik; benim ileride dertten gamdan dem vuracağım pişmanlıklarımı temsil ediyor.
bedenim ve zihnim en verimli çağını yaşıyor şu an ama bu beden işbilmez bir karakter tarafından hiç ediliyor. Amacım öyle afili cümlelerle kurulmuş 'romantik' entry girmek değil. İçini dök demişsiniz ya ondan..
İnsan ilişkilerimde olsun, ne bileyim yolda yürürken karşılaştığım bir olay olsun hatta uzanırken kendimle baş başayken olsun bir şekilde mutsuz olmak zorundayım. Yani kötü düşüncelerimle veya ham karakterimin tercihleriyle illa ama illa kendime zehir ediyorum günlerimi. Kendim mutlu olmam ve kimseyi mutlu da etmem açıkçası samimiyim beceremeyeceğim biliyorum. Benim yanımda yöremdeyseniz bu işten muhtemelen en ağır şekilde etkilenirsiniz. Takıntılarım size de musallat olur. Gençliğini yaşayamamış yaşlılar mutlu gençleri görünce zulmeder ve geçmiş yıllarını pişmanlıkla anar ya.. anlıyorum ben şu an onları.
Bazı insanlara, defolu demeyelim de yine de toplum dışında yaşaması iki taraf için de gayet hoş ve kazançlı bir hal olabilir. Bunu diyorum öyle vahim bir hayatım yok ama hissiyat bu. Ben insanlar yokken var oluyorum sanki. Aslında yanlış. İnsanlar varken yanlış yaşıyorum daha doğru. Son zamanlarda bir tembellik hakim hep bir uyku hali, isteksizlik çok şey yapmak istiyorum hiç kımıldamak istemiyorum. Her gün geç yatıp geç kalkıyorum, geç kalıyorum. hakikaten yaşamıyorum.
bedenim ve zihnim en verimli çağını yaşıyor şu an ama bu beden işbilmez bir karakter tarafından hiç ediliyor. Amacım öyle afili cümlelerle kurulmuş 'romantik' entry girmek değil. İçini dök demişsiniz ya ondan..
İnsan ilişkilerimde olsun, ne bileyim yolda yürürken karşılaştığım bir olay olsun hatta uzanırken kendimle baş başayken olsun bir şekilde mutsuz olmak zorundayım. Yani kötü düşüncelerimle veya ham karakterimin tercihleriyle illa ama illa kendime zehir ediyorum günlerimi. Kendim mutlu olmam ve kimseyi mutlu da etmem açıkçası samimiyim beceremeyeceğim biliyorum. Benim yanımda yöremdeyseniz bu işten muhtemelen en ağır şekilde etkilenirsiniz. Takıntılarım size de musallat olur. Gençliğini yaşayamamış yaşlılar mutlu gençleri görünce zulmeder ve geçmiş yıllarını pişmanlıkla anar ya.. anlıyorum ben şu an onları.
Bazı insanlara, defolu demeyelim de yine de toplum dışında yaşaması iki taraf için de gayet hoş ve kazançlı bir hal olabilir. Bunu diyorum öyle vahim bir hayatım yok ama hissiyat bu. Ben insanlar yokken var oluyorum sanki. Aslında yanlış. İnsanlar varken yanlış yaşıyorum daha doğru. Son zamanlarda bir tembellik hakim hep bir uyku hali, isteksizlik çok şey yapmak istiyorum hiç kımıldamak istemiyorum. Her gün geç yatıp geç kalkıyorum, geç kalıyorum. hakikaten yaşamıyorum.
ne yaşarsam yaşayayım Bir yerlere yazdığım sürece anlamlı kılarım yaşadıklarımı.içimi yazıya dökersem rahatlarım.hepsinin yazılacağı yer farklıdır.kimisi burada yer edinir kimisi tweetlerde en önemlileri ise defterimde.bugün,kağıtlara dökmem gereken birikmişleri Uzun süredir yazmadığımı fark ettim. Yazmak istiyorum, yazmam gerektiğini biliyorum ama ellerim gitmiyor kaleme,uzanamıyorum deftere. Sanki bir şey var içimde,yutkunmakla geçiştirdiğim,beni kalemden uzak tutan bir şey. Yazarsam kapatmaktan korktuğum,yazmazsam ayazında üşüyeceğim bir kapı.o kapıyı ellerimle itecek güç zihnimde yer edindi ama canım istemiyor sanki.bir şey elimden tutuyor da beni engelliyor sanki.Yutkunmak yazmaktan daha kolay geliyor ilk kez.geç kaldığım birikmişlerden ötürüdür belki de bu.bilmiyorum,buraya yazıyorum çünkü bu durumun cevabını da yazarsam bulacağım biliyorum.
Etrafımda gerçekliklerin ve kesinliklerin çok fazla gündeme geldiği bir evredeyim bugünlerde. Her cümlede biraz daha kendi iç dünyamı sorguluyorum,her seferinde biraz daha sonuna kadar doğruluğunu savunduğum ve onlara göre rota çizeceğimi söylediğim hislerim,karşımdaki tüm insanların mantıklarının zorbalığına uğruyor. Kendimi büyük bir yük altında hissediyorum. Evet silinmez noktalarımın renkleri herhangi bir solukluğa uğramıyor ama bir yerlerde hayatın gerçekliğiyle yüz yüze geldikleri için tuhaf hissettiklerini biliyorum. Ama onlara el uzatamıyorum çünkü canları acısa da gerçeklerle yüzleşmeliler zamanı geldi mi …
Bugün seni kabullenmiş gördüm usta, arada bir nefesimi tutuyordum kusura bakma. Sırtım ağrıyor şu sıralar. yatağın demiri düştü sandım ama yok ikili kanepeye kıvrıldığım zamanı hatırladım ve yine içimden ikilemlere lanet ettim...
Çift sayılarla aram hep limoni olmuştur, nedense bana düzeni anımsatıyor ama tek sayılar öyle mi? Belirsizliğin, uyumsuzluğun ebediyen sürecek karmaşası ve bir canlanma, hareketlenme seziyorum orda.
aslına bakarsan hareketlenmek sırtıma da iyi gelecek bence ...
Çift sayılarla aram hep limoni olmuştur, nedense bana düzeni anımsatıyor ama tek sayılar öyle mi? Belirsizliğin, uyumsuzluğun ebediyen sürecek karmaşası ve bir canlanma, hareketlenme seziyorum orda.
aslına bakarsan hareketlenmek sırtıma da iyi gelecek bence ...
Yazıklar olsun!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?