confessions

ewinter

1. nesil Yazar - Yazar

  1. toplam entry 39
  2. takipçi 12
  3. puan 5643

yeryüzü doktorları

poyrazkarayel
birkaç ay evvel bir video görmüştüm YouTubeda Cemile Afrikalı bir kız ve dünyadaki alçak gelir adaletsizliğinin en masum kurbanlarından.bir aktivist cemileye oyuncak bir bebek hediye ediyor videoda. Cemile öyle mutlu oluyor öyle güzel gülüyor ki insan donup kalıyor olduğu yerde.ben bu videoyu bir kere izleyebildim.gozlerim doldu izlerken.ulan dedim sen ne kör bir herifsin ya.millet rüzgarda savrulan yaprak misali gidiyor diye sen de mi herkesleşeceksin.iyi tamam bak önüne devam et.seni etkileyen bir şey yok nasılsa değil mi?

uzun zamandir aklımda olan hatta tıp yazmamdaki en büyük motivasyon yyd gibi Kızılay gibi ne bileyim bir yerden insanlarin hayatına dokunan oluşumlarda bulunmak en azından birse bir ikiyse iki kişinin hayatına güzelleştirmek,yüzünü güldürmek ,bak bizi gören duyan var herkes at gözlügü takmıyor dedirtebilmekti.

Bu düşünceler bende olgunlaştıktan sonra kendime hep şunu telkin ediyorum.ihtiyacin kadarına al dostum.bir evin varsa ikincisi sana yük , kalbine yük,vicdanına yük be.paylaş bu insanlarla karşılıksız iyilik yap bu çocukların ulaşamadığı imkanları bir nebzede olsa önlerine ser.onlarin yanında bir ay bulunmak senin için bir ömre ,onlarda güzel bir duygu oluşturmak bin eve bedel.

bunları bu halde söylemek kolay ; bu zamanlarda bile içimdeki düşman diş gosteriyor bana paranın ,gücün statünün önemini vurguluyor kendince. önemli olan o duruma geldiğinde bu yukarıdakileri hayata geçirebilmek bu da bir not olsun geleceğime.celikten iraden olsun , iyilik olduktan sonra gerisi hikaye..

sevdiğiniz birinin yüzünü unutmak

inthebleakmidwinter
İnsan her gün gördüğü halde bile unutabiliyor bazı yüzleri. Yüzünün ne surette olduğunu değil, bizatihi “çehresini” unutur insan göz göre göre.

Sevgi eğer bir anlam yükleme biçimi ise, yüklediğiniz anlamı yitirdikçe unutursunuz bazı yüzleri, bazı sesleri. Uzaktan uzağa gelir kulağınıza; bazı bazı kesilir büsbütün.

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür. Elbet unutulacak her şey bir gün. Unutmak değil de unuttuğunuzun farkına varmak yaralar sizi.

Unutan, iyileşir.

tıpçı vs. mühendis öğrencisi

inthebleakmidwinter
Söyleyeceklerim kesinlikle spesifik hiçbir öğrenciyi kast etmemekle beraber, gördüğüm, dinlediğim, izlediğim ve yaşadıklarım kadarıyla genel olarak mühendis adaylarının tıp öğrencilerinden fersah fersah ötede olduğu acı gerçeğidir. Neden?

Bu ataletin en birincil sebebi mühendis adaylarının kesin bir iş garantisinin olmamasına karşılık her diplomalı tıp öğrencisinin kesin olarak iş bulacağı hakikatidir ki, mühendis öğrencileri özellikle bu sebepten ötürü kendilerini her alanda geliştiriyor ve mesleki gündemlerini sıkı sıkıya takip ediyorlar. Hemen hemen hepsi linkedin hesaplarına sahip ve faal kullanıyorlar, mutlaka staj kovalıyor ve para almasalar bile sırf tecrübe için ellerine geçen her fırsatı değerlendiriyorlar. Bununla beraber gerek Udemy gibi online eğitim platformları gerekse teknofest gibi yarışmalar olsun her bir yerde kendilerini gösteriyor ve yeterli CV adına gerekli olan hiçbir şeyi kaçırmıyorlar.

Bir diğer sebebini görece daha az etkili olsa da öğrenci toplulukları arasındaki farka bağlıyorum ki bizde öğrenci toplulukları genel olarak kendi kendini tatmin etmeye ve ortada gözükmeye yararken, ieee başta olmak üzere pek çok mühendis Topluluğu kariyer ve kişisel gelişim adına özellikle özel sektör işbirliği ile imkanlarının sınırlanırını zorluyorlar. Bunun da ötesinde kovalayan için teknokentler biçilmiş kaftan.

Üçüncül olarak bunu analitik düşünmeye sadık kalmalarına bağlıyorum. Matematik doğayı ve teknolojiyi anlamanın su götürmez bir temeli ve yaptıkları her işi, eğer doğru düzgün yaparlarsa anlayarak öğreniyor ve yapıyorlar. Bizde her ne kadar parçalar arasında ilişki kurmak elzem olsa da kabul edelim ki çoğunlukla hatta neredeyse ezber üstüne ezberle gidiyoruz. Tus bile kısa süreli hafızaya atarak çalışılan ve hazırlanılan bir sınav ne yazık ki. Anlamak bizde neredeyse lüks sayılan bir iş.

Bütün Bunlar bir tıp öğrencisi olarak beni çok üzüyor. Henüz öğrenciyken uygulama geliştiren, büyük şirketlerin ceo'larıyla oturup kalkan, yarışmalarda roket uçuran ve teknokentlerde start-uplar inşa eden yaşıtlarımı görünce kendim ve bölümüm adına çok üzülüyorum. Bizim en önemli görevimiz teşhis koymak veya cerrahlık olmamalı. Teknoloji gelişiyor ve kim olursak olalım bu dünya doğal seçilimin olduğu bir dünya. Kendimizi her alanda güncellemediğimiz sürece er ya da geç bu sistemden silineceğiz. Yurtdışındaki meslektaşlarımıza nazaran pek çok açıdan gerideyiz ve başarılı bir kalp ya da beyin ameliyatının akabinde kendini tanrı sananların bulunduğu bir akademideyiz. Bunlar benim açımdan tam bir hüsran ve kesinlikle çözülemeyecek meseleler değil. Tabi öğrenciye ne kadar düşüyorsa hocalarımıza en az bir o kadar görev düşmekte. Online derste ekran paylaşmayı beceremeyen hocaların okulumuzda hiç de az olmadıklarını düşünürsek durum biraz vahim ne yazık ki.

Söylemiş olduğum her şey yıkıcı bir eleştiriden uzak olmakla birlikte bizatihi içinde olduğum bir akademinin ulusal bir özeleştirisi hükmündedir. Amacım kimseyi kırmak ve incitmek değil, yalnızca bu gerçeğin perdesini şahsım ve okuyan herkes için bir nebze de olsa aralayabilmektir.

bir insanın boş biri olduğunu anlama yöntemi

inthebleakmidwinter
Şimdisini yaşarken mazisini muhasebe etmeden ve istikbalini hayal etmeyen insandır boş insan. Sadece yaşar. Bunu ot da yapıyor.

Sosyal medyada ve YouTube'da çok vakit geçiren insan, eğer ki işi sosyal medya değilse boş insandır.

Fikirlerden ziyade şahıslara, sistemlerden ziyade kahramanlara takılan insan boş insandır.

Herhangi birinin hayatını, bırak konuşmayı, merak eden insan boş insandır.

Bir insan egoist olabilir, sırf bu yüzden ona boş denemez. Ancak övünülecek bir şeyi olmadığı halde övünen insan boş insandır.

Detaylarla, ana hatlardan daha fazla iştigal eden insan boş insandır.

Kafasının ve gönlünün içini zenginleştirmeden cebini zenginleştiren; bunları güzelleştirmeden bedenini güzelleştiren insan boş insandır.

Bir başkasının emeği üzerinden madden, manen, sosyal veya psikolojik açıdan geçinen insan boş insandır.

Her dakikasını dolu dolu geçirmeye çalışan, her anına bir şeyler katmaya çalışan insan boş insandır. Boş vakit olmadan, dolu vaktin de bir anlamı olmaz. Zira her şey zıddıyla...

Bulunduğu yerin, kendisine verilen değerin, kendisine yakıştırılan duyguların ve kendine tahsis edilen makamın hacmini dolduramayan insan boş insandır.

Öğrenmek için değil de öğretmek için öğrenen; dinlemek için değil de konuşmak için dinleyen; okumak için değil de yazmak için okuyan insan boş insandır.

Gücü, güzelliği, parayı ve başarıyı ne için istediğini bilmeden isteyen insan boş insandır.

Her şeye körü körüne biat edenle, kafasına her uymayanı reddeden ve şüpheyle yaklaşan insan (ki ikisininden birbirinden farkı yok) boş insandır.

Kötü günlerde kaybolup da iyi günleri dolduran insan boş insandır.

Herhangi bir şekilde bütün bunlardan biri değilse bile, bir amaç veya yol uğruna yaşamayan insan boş insandır.

rap haklında

inthebleakmidwinter
Rap de, bir zamanların şüpheyle yaklaşılan rock müziği gibi şu ana değin çokça eleştiriye ve önyargıya maruz kaldı.

Müzik ve şarkı, hayata bir anlam katabildiği, bir insanın ruhunu temsil edebildiği sürece sanattır. Rap, doğru yeteneklerin elinde bir sanat eserine dönüşebilir. Mesele rap değildir aslında, rapçidir.

Bana öyle geliyor ki rap benim hayatımda, kafamın içerisinde bir yerlerde bir çeşit kendini ifade etme aracı.

Şiir nasıl ki yazının en üst formuysa rapi de bu şiirin canlandığı bir tiyatro sahnesi misali tahayyül ediyorum. Sanki bir tiyatro oyunuymuşçasına rap, kağıttaki şiirin harekete ve raksa geçtiği bir serüven. Bu ikisini hep birbirine benzetmişimdir. İçinden çöp de çıkarabilirsiniz, elmas da.

Ne de olsa insan yalnızca bir tanık arar kendine: kendinden sonrasında konuşabilecek.

“İki tanık var biri dilim biri kalemim.”

koronanın bize kazandırdıkları

muamma
Korona öncesi hareketli karışık çalkantılı bir hayatım varken korona sonrası hayatımın hızı bir anda istemsiz olarak düştü. Ama bu benim hayatıma farklı bir kapı açtı. Yalnızlığa karşı artık farklı bakıyorum. Tek başıma mutlu olabileceğimi, mutluluğun insanın içinde olduğunu ve başkalarının bunu bozmasından huzurumu kaçırmasından artık feci bir şekilde ürktüğümü fark ettim. Meğer huzur ve mutluluk çoklukta değil teklikteymiş...

Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemiyorsun. -Tom Hardy

insanlar ikiye ayrılır

inthebleakmidwinter
Çok farklı ve hoş yorumlar var. Ama ben yüksekten bakacağım ya da en derinden. ;) aslında tepe ya da dip değil. Önemli olan uçlardan bakabilmek.

İnsanlar ikiye ayrılır: farkında olanlar ve farkında olmayanlar. Peki neyin farkındalığı bu? Aslında çok da derin düşünmemek gerek bu farkındalık konusunda ya da derin düşünebilirsiniz. Söz konusu farkındalık olunca boyutların pek de bir önemi kalmıyor zira. Geriye tek bir nokta kalıyor: işte farkındalık bu noktadadır. Noktayı fark edebilmek mi? Hayır. O noktanın aslında olmadığını fark edebilmek.

İnsanlar ikiye ayrılır: bir noktaya varabilmek uğruna yolda olanlar ve yalnızca yolun kendisi için yolda olanlar. Peki yola çıkmayanlar? Var mıdır böyleleri? Yaşamak bir yolda olma durumu değil mi?

Ödül, yolculuğun kendisidir. Yolun sonuna geldiğinizde önemli olan tek şey ne kadar yol gittiğimiz mi yoksa ne kadar yer değiştirdiğimiz mi? Ya da unutun, yolun sonu var mı yoksa biz yolda olmaktan istifa mı ederiz? Yaşamdan pes mi ederiz?

İnsanlar ikiye ayrılır: yaşayanlar ve ölüler. Peki hayatta olmak yaşamak mıdır, yoksa ölenler de yaşar mı? Hayat var olmak mı yoksa zamandan bağımsız var olmuş olmak mı? Dün, bugün veya yarın...

Demek insanlar ikiye ayrılır: şimdidekiler ve şimdide olmayanlar. Ya da insan zamanı aşamaz mı? Yok mudur her zamanda yaşayabilen. Her zaman yaşayanlar çıkar da her zamanda yaşayan çıkar mı? Yoksa yalnızca tek bir seçenek var da biz hep ikinciyi farz mı ederiz?

Sahi insanlar ikiye ayrılır mı?

;)

okunacak çok kitap olması

inthebleakmidwinter
Okunacak çok daha fazla insan var diyerek kapatacağım konudur. Ne denmiş: “ben bir kitap değilim, insanım. beni yaşarken okumak zorundasın.” Okunacak kitaplar bekler ama okunacak insanlar beklemez. Rehavete gerek yok. Bir yerden başlamak lazım. Tanımak, tanıtmak, anlamak ve paylaşmak lazım. Hayatta yapılabilecek en değerli yatırım insana yapılan yatırımdır. Doğru ve stratejik şekilde yapıldığında size paranın, bilginin ve daha nice metanın kazandıramayağı gücü kazandırır çünkü. Sokrates neden hiç kitap yazmamasına rağmen bu kadar ölümsüz? Hani söz uçar yazı kalırdı? Hayır, çünkü o insana yatırım yaptı, insanı okudu. Bu insanlardan yalnızca bir tanesi bile (platon) onu ölümsüz kılmaya yetti.
2
muamma muamma
Çok beğendim elinize sağlık sayın inthebleakmidwinter :) sözlükte oğuz Atay alıntılayan biri görmek beni çok mutlu etti :)
inthebleakmidwinter inthebleakmidwinter
Ne demek ;)

ders olarak okutulması gereken şarkılar

tuzlukaju
3
highwaytohell highwaytohell
Yanımızdakilerin kıymetini bilmemiz gerektiğini çok iyi anlatan bir şarkı,her dinlediğimde etkiler beni..
tuzlukaju tuzlukaju
kesinlikle. az önce ben de dinlerken etkilendim ve bir sorguladım gerçekten değerini biliyor muyum diye yanımdakilerin sayın highwaytohell . her zaman aklımızda buluması gerken bir şarkı
highwaytohell highwaytohell
Öyle gerçekten.bilelim hayattayken,yan yanayken değerlerini tuzlukaju :')

herkes uyurken

muamma
Gece vaktidir genellikle. Bu bana hayattaki yalnızlığımızı her şeyin yok olacağını ve benim de herkes gibi bundan kaçamayacağımı (bir arada bulunmak denen şeyin fayda vermediğini) hatırlatır. Ben de tabi uyuduktan sonra bunu tasdik ederim :)

sevmek mi sevilmek mi

hayaxi
sevmek bana; tehlikeli, cesaret isteyen sonunu düşünmeksizin çıkılan bir yolculuğu anımsatır. sevilmek ise sakinliği, kabullenişi, kendini güvende hissetme arzusunu çağrıştırır.
gönül ister ki her ikisi bir arada olsun, maalesef ki pek mümkün değildir.
seçeneklere dönecek olursak bence her insan ilk başlarda tercihini sevmekten yana kullanır ama ilerleyen süreçte bu yolun kendisini yıprattığına, çektiği eziyete değmediğine şahit olursa artık oturup dinlenmek ister ve tercihini sevilmekten yana kullanır. kimse birini daimi olarak tercih edemez gibi geliyor. bir raddeden sonra insan hiçbiri bile diyebiliyor. :'))

şehirler ve meşhur yemekleri

elegantmoon
Hepimizin hâli hazırda bildiği eşleşmelerin dışında kalmış olabileceğini düşündüğüm yemek- şehir ikilisidir.

Soğuk baklava - Diyarbakır
Sayın yazarlar damak tadım pek şekere aşina değil, dolayısıyla tatlılar beni çekmez pek. Ama bu mükemmeliyet, öyle bir seviyede ki! Baklava'nın tüm muhteşemliğinin içinden ağır, şekerli muhtevasının atılıp yerine yaz aylarında peşinden koştuğumuz o ferah tadın eklendiğini hayal edin. Ülkenin doğusu resmen gastronomik bir hazine.
6
muamma muamma
Sayın elegantmoon çok duydum namını yemek nasip olmadı inşallah Ankara'ya gidersem ilk işlerimden biri Hacıoğlundan soğuk baklava yemek olacak :)
elegantmoon elegantmoon
Sayın muamma, ben Diyarbakır'da iken yanlış hatırlamıyorsam Sıtkı Usta'da yemiş idim. Devamında muhabbete daldık-oralı olmadığım her halimden belli olunca- sordu usta "nerelisiniz?" Diye çünkü ben o sırada acaba kaç kiloyu Ankara'ya bozulmadan götürürüm hesapları yapıyordum:))) usta dedi ki "Ankara'da da şubemiz var, aynı tadı orada da yakalarsınız." Ankara'daki şubelerine gidip tadına bakmadım ancak duyduğum yorumlar pozitifti. Bir an önce yeniden yemek umarım kısmet olur:)
muamma muamma
Teşekkür ederim tavsiyeniz için sayın elegantmoon Diyarbakır'a da gitmeyi düşünüyorum lakin bu sene zor gibi Ankara'daki şubesinden yeriz artık :)
highwaytohell highwaytohell
ben sıtkı usta'nın ankara'daki şubesinde yeme fırsatı bulmuştum.gerçekten çok lezzetliydi.bir yandan ferahlatıyor bir yandan da yoğun fıstık tadı geliyor.ayrıca çikolatalı/beyaz çikolatalı soğuk baklava gibi daha birçok çeşidi de mevcut.mutlaka deneyin sayın muamma :)
ewinter ewinter
Herkesin tatması gereken bi tattır,baklava denilince genelde şire aklımıza gelir ve şireli tatlılar genelde ağırdır bence ama şirenin ,sütün, kakaonun biraraya geldiği hafif ve gerçekten rahatsız etmeyen tadı damakta kalan bi tadı vardır neyseki soğuk baklanın yerindeyim ;)
Saymakla bitmez ama Bide diyarbakırın meşhur diyarbakır çöreği vardır eğer birgün yolunuz düşerse mutlaka tadın derim ;)
muamma muamma
Sayın highwaytohell ewinter elegantmoon 3ünüze de teşekkür ederim ilk fırsatta mutlaka deneyeceğim :)

whatsapp vs telegram

kendiyle kavgali
Farkı yok. İkisinden de yazmıyor nasılsa...
8
prime prime
maga beeee 🚬🚬🚬
prime prime
bugün de sana yakalım sayın kendiyle kavgali
kendiyle kavgali kendiyle kavgali
Yakalım be sayın prime yakalım🚬
shogun shogun
Tam yakarken entryi gördüm sigara kendiliğinden alev aldı kardeşim 🚬
elegantmoon elegantmoon
Tüm sözlük ahalisinin bir dertlenmeye yatkınlığı:)))
shogun shogun
Tüm sözlük ahalisi yengeç burcu galiba :)
fistikgibiri fistikgibiri
yengeç mi bilmem ama ben çok üzüldüm be:(
muamma muamma
Kendisiyle kavgalı +99999

gütbat

necdetersoz
taaa 5 yıl önce, kısa dönem yönetiminde yer aldığım, fakültenin en eski ve hâlen faal, çalışkan topluluklarından biri. ülke genelindeki bat familyasının bir mensûbu.

burada hâlihazırda yöneticileri ya da eskiden yöneticilik yapmış olanlar varsa, selâm olsun.

hayat nerden nereye

sokratesla
sadece ezan ve namaz arası kadar kısa, kulağa okunan ilk ezan - cenaze namazı.
5
muamma muamma
👌
fihtheinfpt fihtheinfpt
ezan ve sela diye de geçer. (gerçi sela arapça namaz demek ama türkçe'de anlam değişimine uğramış.) ama hepsi aynı kapıya çıkıyor zaten :)
muamma muamma
Öyle, arapça salat demek namaz. Namaz farsça bir kelimedir. Arapça'da te harfi sonda ise h diye olunabiliyor saleeh kelimesi de selaya buradan farklanmış diye düşünüyorum.
schrodingerin kedisi schrodingerin kedisi
namazsız ezandan, ezansız namaza diye de söylenebilir
muamma muamma
Aynen öyle schrodingerin kedisi :)

kendinize itiraf edin

wenatrordet
Mükemmeliyetçisin ve bu berbat bi özellik. Hiçbir zaman bir konuda yeterli ve iyi hissetmiyorsun ve hep kendini kötülüyorsun. Şunu derken bile ama berbatım zatenn diyosun kendine. Şunu bıraksan var ya uuf
Bi de biraz yavaş sinirlensen keşke

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol